Kur’ân’ın Cezâlet ve Fesâheti

Cezâlet;ahenkli, akıcı ve güzel ifâde manalarındadır.Kur’ân cezâlet yönüyle de mu’cîzedir.Yani uslûbu ahenkli,akıcı ve güzeldir. Hatta okunurken ve dinlenirken bu cezâlet çok açık ve net olarak fehmedilir ve görülür.Kur’ân’ın cezâleti insanı mest eder.Kur’ân-ı Hâkîm’in nazmıda cezâleti vardır. Ayet ve sûrelerinde belirli bir sıra vardır. Tertîbi mükemmeldir. Ayetleri kâfiyeli ve vezinli sözlerdendir. Şiir gibi akıcıdır ancak şiir […]

Ülfet

Risâle-i Nûrlarda ülfet, gaflet ve ünsiyet kavramları epey zengin olarak işlemiş ve gerekli îzâhları da yapılmıştır. İnanıyorum ki çok güzel bir enfüsî derstir. Bu yazımızda dahâ çok ülfet kavramı üzerine Risâle-i Nûrları taradık ve ülfetin mâhiyetini ve kurtulma çarelerini toparladık. Ülfet; alışma, alışkanlık kazanmadır. Ünsiyet ve huy edinme olarak da düşünebiliriz. Ülfet, alışkanlık, âdet ve […]

Sağ Taraf ve Sağ-Sol Cenah

Bedîüzzamân Hazretleri’nin sıkça kullandığı sağ ve sol cenah kavramları ile ilgili dikkat çekici sorular sorulmaktadır. Meselâ; “Hep bu kısmı okurken şu soru akla geliyor. Neden sağ cenah geçmiş, sol cenah gelecek? Tersi de olamaz mıydı? Bunun bir açıklaması var mı? Bedîüzzamân Hazretleri neden bu kavramları böyle kullanmış?” İşte bizler de bu ve buna benzer soruları […]

Hevâyı Hüdâya Sevk Etmek

Kur’ân-ı Kerîmde “Hevâ ve heveslerini kendisine mâbud edinen kimse.[1]” buyrulur. Kur’ân’ın nazarında hevâ, dalâlete ve sapkınlığa en yakın bir hâldir. Kur’ân’da Cenâb-ı Hak; Rasulullah (sav)’e şöyle emreder: “Ben Allah’tan ayrı olarak çağırdıklarınıza ibâdet etmekten men olundum” de, “Ben sizin hevânıza uymam, o zaman dalâlete düşerim ve hidâyete erenlerden olmam [2].” Bir başka ayette ise: “Allah’tan […]

Zîhayatın İhyâsı ve Levâzımâtı

“Her baharda, zîhayattan üç yüz bin nevi ve çeşit çeşit tarzlarda ve hadsiz efradı bulunan bir ordu-yu Sübhânî, rû-yi zeminde ihya ediliyor. Onlara hayat ve levâzımât-ı hayatiye kemâl-i intizamla veriliyor.( Şualar)” Cenâb-ı Hak şu hikmet dünyâsında âhiretin numûnelerini kör gözlere gösterecek tarzda halk etmektedir. Her bahar mevsiminde hayat sahibi üç yüz bin nebatat ve yüz […]

Dünyâ Zindânından Âhiret Bostanına

Dünyâ ise, bütün şa’şaasıyla, âhirete nisbeten bir zindân hükmündedir. (Sözler) Nasıl ki anne karnındaki çocuk için o âlem dünyâya nispeten dar ve karanlık bir ortamdır. Dünya anne karnına göre şa’şaalı ve nûrludur. Güneş, yıldızlar, gezegenler, bitkiler, çiçekler, hayvanlar, insanlar, çaylar, ırmaklar, bahçeler ve hâkezâ… Anne karnındayken orada el bebek gül bebek hayatını yaşayan bebekle konuşulsa […]

Hayatın Saadeti

Şimdi, hayatının saadet içindeki kemâli ise, senin hayatının aynasında temessül eden Şems-i Ezelînin envârını hissedip sevmektir. Zîşuur olarak Ona şevk göstermektir. Onun muhabbetiyle kendinden geçmektir. Kalbin gözbebeğinde aks-i nurunu yerleştirmektir.(Sözler)Hayat, Allah’ın büyük bir mucîzesidir. Çünkü kâinatta en önemli mâhiyet hayattır. Bu nedenledir ki kâinatın merkezine hayat yerleştirilmiş ve bütün mahlûkat hayatın etrafında toplanmış ve hayata […]

Mehâsin-i Medeniyet Prensipleri

Mehâsin-i medeniyet deniler prensipler esasında İslâmın malı olup insanlık o prensipleri ızdırâren kabûl etmek zorunda kalmıştır. İnşâallah dahâ da kabûl edecek ve zımnen de bu kabûlü dahâ da galebe edecektir ümîdindeyiz.   Hem meşrutiyette yani demokrasilerde elbette ki ilcâ-i zarûretten kaynaklanan kusurlar olacaktır. Bu kusurlar meşrutiyet-i meşruadan değil zamanın zarûretlerinden kaynaklanmaktadır. Hakîkaten beşeriyetin dünyevî gayretleri […]

Güle Âşık Bülbül

“Evet, gül ve çiçeklerin yüzlerini güzelleştiren Zat, nasıl o güzel yüzlere arılardan, bülbüllerden istihsan âşıkları icad etmesin? Ve güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği yaratan, elbette o güzelliğe müştakları da yaratır.(Mesnevi-i Nuriye)” Kâinatta bütün güller ve çiçekler güzeldir,o halde o güzellik onların kendisinden değil sonsuz güzel olan Cemîl isminin tecellisindendir. İşte o Cemîl olan zât kâinattaki güzel […]