İştirâk-i Â’mâl-i Uhrevîye Kànunu

Biliyoruz ki Risâle-i Nûr hizmetlerinde ferdîn tek başına pek kıymet-i harbîyesi yoktur. Elbette ki ferdî yapılan hizmetler ve ibâdetler münferid olarak Rabbimiz tarafından değerlendirilecektir. Ancak Bedîüzzamân’ın bu asırda tek başına yapılacak olan ibâdetlerin o kişinin ma’rûz kaldığı günâhlar karşınında yeterli olamayabileceğini söyler ve şöyle devam eder. “Aziz, sıddık kardeşlerim, Lâtif ve mânidar ve beşâretli iki […]

Hz.Mendi’nin Hilâfeti ve İttihad-ı İslâm

Sual: Hz.Mendi(ra)’nin hilâfet-i Muhammediye (a.s.m.) ve itihad-ı İslâm cihetindeki saltanatı nasıl olacak? Elcevap:”…Hz.Mehdî’nin, o vazîfesini(îmân hizmetini) bizzat kendisi görmeye vakit ve hal müsaade etmez. Çünkü,(ikinci vazîfesi olan) hilafet-i Muhammediye(asm) cihetindeki saltanatı, onun ile iştigale vakit bırakmıyor.(Birincisine vakti yetmezse ikincisine hiç yetmez. Bu ikinci vazîfeyi şahs-ı mânevîsi yürütecektir.) Herhalde o vazîfeyiondan evvel (ya’nî ikinci vazîfeyi gerçekleştiren […]

Teveccüh-ü Nâs

Teveccüh-ü nâs: İnsanların ilgisi, insanların insana vermiş oldukları değer, kıymet ve yönelmesidir.Özellikle Müslümanların ve Risâle-i Nûr talebelerinin kaçınması gereken bir hâldir. Hem teveccüh-ü nâs yapanı değil daha çok yapılanı vartalara atan nefsin çok hoşlandığı bir hâlettir. Yılandan, akrepten kaçar gibi kaçınılması gereken bir durum. Risâle-i Nûrlardan ilgili yerlerle yazımıza devam edelim inşâallah. Teveccüh-ü nâs istenilmez, […]

Tefe’ül Nedir?

Tefe’ül, bir şeyi hayra yormaktır. Resulullah (asm) da tefe’ülde bulunmuştur. Mesela, Hudeybiye seferinde, karşı tarafla görüşmelerin tıkandığı bir zamanda, karşı tarafın elçi olarak Süheyl b. Amr’ı göndermesi üzerine, O’nun ismiyle tefe’ül ederek “İşiniz kolaylaştı.” diye ashabına haber verir. (Süheyl kelimesinde kolaylık anlamı vardır*Bazı hâdiseleri, tevafukları uğurlu saymak. Meselâ: Bir kitabı rast gele açarak ilk tevafuk […]

“Ey Nefsim!” Tablosu

Bu tablonun basımına bir eczacı ağabeyimiz vesîle oldu. Bu eczacı ağabeyimiz, geçen sene Meksika’da diplomat olan oğlunun yanına iki aylık bir ziyaret için gitti. Giderken “Yanımda kitap götüreceğim, uçakta okuyup tefekkür edeceğim” dedi. Ben de “Tefekkürlerinizi dönünce paylaşalım” demiştim. Yanında ‘Hizmet Rehberi’ni götürmüş ve Üstad’ın “Ey Nefsim!” hitabı ile başlayan bu kısmı okumuş ve çok […]

İnsanın Mâhiyeti ve Ubûdiyet

İnsan bu âleme ilim ve duâ vasıtasıyla mükemmelleşmek için gönderilmiştir. Mâhiyet ve kabiliyet itibârıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün hakîkî ilimlerin esâsı ve mâdeni ve nûru ve rûhu marifetullahtır. Ya’nî Allah’ı bilmek ve tanımaktır. Ve onun da en yüksek esâsı Allah’a îmândan sonra muhabbetullahtır.Hem insan, nihâyetsiz acziyle nihâyetsiz belâlara mâ’rûz ve hadsiz düşmanların hücûmuna […]

Risâle-i Nûr’dan, Risâle-i Nûr Mesleği

”Mesleğimiz ise, ahlâk-ı Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) ile tahallûk ve sünnet-i Peygamberîyi ihyâ etmektir.[1]”Evet, yol iki görünüyor. Cadde-i kübrâ-yı Kur’âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var. İnşaallah, Risâle-i Nûr yoluyla Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın daire-i kudsiyesine girenler, daima nura, ihlâsa, imana kuvvet verecekler ve öyle çukurlara sukut etmeyeceklerdir.[2]” Mehmet […]

Niçin Hür Adam?

Çünkü Bediüzzaman; “Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” 1 diyerek hayatı ve fiiliyâtı ile bu sözünü ispat etmiş bir İslâm âlimi ve mücâhid-i Kur’ân’dır. Çünkü Bediüzzaman; “En evvel benim meşrû dairedeki hürriyetime dokunmasınlar” 2 diye haykırmış bir kahramandır. Çünkü Bediüzzaman; “hür adamların, hür memleketinin ilâhî kuruluş felsefesini, akıllara ve gönüllere nakşeden din adamıdır.”3 Çünkü Bediüzzaman; hür […]

Yalan Bitti; Yol İkidir: Ya Doğru, Ya da Sükût!

Yaşadığımız âhirzamân asrında, asr-ı saadetten günümüze gid gide ve gele gele, sıdk ve kizb ortasındaki mesafe azala azala, omuz omuza geldi. Bir dükkânda ikisi berâber satılmaya başladığı gibi, ahlâk-ı içtimaiye bozuldu. Propaganda-i siyâset, yalana fazla revaç verdi. Yalanın müthiş çirkinliği gizlenip, doğruluğun parlak güzelliği görünmemeye başladı. İşte böyle dehşetli bir âhirzamân asrının insanlarıyız ve Müslümanlarıyız. […]