Hz.Muaviye ve Yezid Hakkında Mülahazalar

Soru: Oğlu Yezid’i Veliaht ilan etti diye Muaviye’ yi zemm ediyorlar. Bu husûsda da Muaviye’ ye Hazret ifadesi kullananları Emevî ilan ediyorlar -kim olursa olsun-. Bu husûsta ne düşünüyorsunuz? Öncelikle bir kaç tespitle başlayalım: 1.Hazret-i İmam-ı Ali’nin Vak’a-i Sıffin’de Hazret-i Muaviye’nin taraftarlarıyla muharebesi ise, hilâfet ve saltanatın muharebesidir. Yani, Hazret-i İmam-ı Ali, ahkâm-ı dini ve […]

Risâle-i Nûrları şerh ve izâh-2

“Aziz kıymettar, sadık ve sebatkâr kardeşlerim, Fihristeyi, taksimü’l-â’mâl tarzında mütesanid heyetinizin şahs-ı mânevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tam ve daimî bir üstad buldunuz. O mânevî üstad, bu âciz kardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor. ( Kastamonu Lahikası, s:16 )” Bu mektubun tasnîfini şöyle yapabiliriz: *Aziz, kıymettar, sadık ve sebatkâr kardeşlerim,=> Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri ekser mektuplarında […]

Marifetullahın şahitleri; su, hava, nûr gibidir

Bedîüzzamân Hazretleri “Marifetullahın şahitleri, burhanları üç çeşittir.“ der. Burada üç marifetullah şahidi olan su, hava ve nûr izah edilirken çok önemli noktaları nazarlara sunulmuştur. Meselâ;”Su gibi olan; görülür, hissedilir, tutulmaz. Hava gibi olan, görülmez ama hissedilir, tutulmaz. Nûr gibi olan görülür, ama hissedilmez ve tutulmaz.”Burada üç şahidin de ortak noktası tutulamaz oluşlarıdır. Öyleyse bu şahitler […]

Kâinat sarayının ameleleri ve balarısı

“Senin Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin.[1]” “Evet, balarısı, fıtratça ve vazîfece öyle bir mucîze-i kudrettir ki, koca Sûre-i Nahl, onun ismiyle tesmiye edilmiş. Çünkü, o küçücük bal makinesinin zerrecik başında onun ehemmiyetli vazîfesinin mükemmel programını yazmak ve küçücük karnında taamların en tatlısını koymak ve pişirmek ve […]

Risâle-i Nûr Talebelerinin Tesânüdünü Bozma Planı

Tesânüd; dayanışma, birbirine dayanma, birbirinden destek almadır. Bedîüzzamân Hazretleri eserlerinde tesânüd  meselesine çok yer vermiştir. Demek ki hizmet-i Kur’âniye ve nûriye için tesânüd çok ehemmiyetlidir. “Bu zamanda, husûsan bu sıralarda, Risâle-i Nûr’un şakirtleri tam bir metanet ve tesânüd ve dikkat etmeye muhtaçtırlar. Lillâhilhamd, Isparta ve havalisi kahramanları demir gibi bir metanet göstermesiyle, başka yerlere de hüsn-ü […]

Vicdanın Dört Unsuru ve Rûhun dört Duygusu

Vicdanın anâsır-ı erbaası ve rûhun dört havassı olan İrâde, Zihin, His, Latîfe-i Rabbaniye Herbirinin bir gâyetü’l-gàyâtı var: İrâdenin ibâdetullahtır. Zihnin, mârifetullahtır. Hissin, muhabbetullahtır. Latîfenin, müşahedetullahtır. Takvâ denilen ibâdet-i kâmile, dördünü tazammun eder. Şeriat, şunları hem tenmiye, hem tehzip, hem bu gâyetü’l-gàyâta sevk eder.(Hutbe-i Şâmiye)

Asırlardan Beri Beklenilen Zat

Hem de o eşhasın şahs-ı mânevîsine veya temsil ettikleri cemaate ait âsâr-ı azîmeyi o eşhasın zatlarında tasavvur ederek öyle tefsir etmişler ki, o eşhas-ı harika çıktıkları vakit bütün halk onları tanıyacak gibi bir şekil vermişler. Halbuki, demiştik: Bu dünya tecrübe meydanıdır. Akla kapı açılır, fakat ihtiyarı elinden alınmaz. Öyleyse, o eşhas, hattâ o müthiş Deccal […]

Yahûdi ve Hıristiyanlarla Dostluk

Konuyu dahâ iyi anlayabilmek için öncelikle bir noktayı nazarlara sunmak gerekiyor. Bedîüzzamân Hazretleri ” Bazı âyât(ayetler) ve ehâdis(hadîsler) vardır ki, mutlakadır(kayıtsız, şartsız); külliye (bütüne, umûma ait) telâkki edilmiş(anlaşılmış). Hem öyleler vardır ki, münteşire-i muvakkatedir (geçici olarak, belli bir zaman için ortaya çıkan, meydana gelendir); daime (her vakit, sürekli, her zaman) zannedilmiş. Hem mukayyed (kayıtlı, sınırlı, […]