Risâle-i Nûr’un sadeleştirilmesi mes’elesine yazılan bir yoruma cevap

Bir okuyucumuz hem Feyzinur sitemizde hem de değişik sitelerde yayınlanan “Risâle-i Nûrları Sadeleştirme Üzerine…!” yazımıza bir yorum yazmış. Elbette ki yazabilir. Mademki yazımız umûma açık bir yazı ise edeb ve saygı çerçevesinde yorum da yazılabilir cevap da. Hatta yazdığımız yazıda doğru olmayan yerler delilleriyle ortaya konar ve tekzîp de edilebilir. Bunlara mâni’ hiçbir sebep yoktur. […]

O adam, adam değil, Risâle-i Nûr’dur

Bedîüzzamân Hazretleri’nin “bir asır sonra gelecek o zat”, “O zat”, “Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid’alar zulümâtını dağıtacak.” Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsî çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nuranî zatlara zemin ihzar ediyoruz.” gibi ifadeleri Risâle-i […]

Bedîüzzamân’ın ünsiyet ettiği ağaçlar

Üstâd Bedîüzzamân Saîd Nursî Hazretleri’nin hayvanlara, dağlara ve ağaçlara karşı gösterdiği ihtimâmı biliyoruz. Özellikle O’nun hayatı ile bağlanan eşcâr-ı bağ var ki dikkate değerdir. Barla’daki kaldığı evinin önündeki Ulu Çınar bunların başında gelir. Çam Dağı’ndaki Katran ve Çam ağaçları ise diğer müşahhas ve mümtâz ağaçlardır. Bu iki ağaç özellikle maddî ve mânevî bir kış gününde […]

İhlâs ve Sebât

Bu âhirzamân asrında öyle dehşetli cereyanlar ve fitneler var ki, mânen ahlâkımıza vurduğu darbeler dehşetlidir. Buna ancak Risâle-i Nûrlara hizmette ihlâs ve sebât ile dayanılabilir. Bu asrın dehşetli fitnelerine ve cereyanlarına dayanabilmek için, çelik ve demir gibi bir sebât ve sadakât ve metânet ve ihlâs lâzım ki dayanabilesin. Şahs-ı mânevî, kesretli cesetler ve birtek rûh hükmünde şirket-i mânevi […]

Risâle-i Nûr Ders Usûlleri

Kâinat bütünü ile zerreden kürelere kadar nizâm ve intizâmı ders vererek hakîkî tefekküre vesîle ise bizler de hem hizmetlerimizi hem de derslerimizi belirli sistemlerle yapabilir ve düzene koyabiliriz. Bu sistem ve düzen zaten adetullahın ve şeriat-ı fıtrîyenin de bir gereğidir. Risâle-i Nûrlarda Bedîüzzamân Hazretleri Halil İbrahim sisteminde, Zübeyir’in Sisteminde, Büyük Ali’nin sisteminde, Refet kardeşimiz, kendi […]

Nûrdan Damlalar

Bazen susmak konuşmaktan evlâdır ve dahâ te’sîrlidir. Çünkü zahirperestlere ce cahillere söz anlatmak neredeyse imkânsız gibidir. Heleki kin ve garaz sahibi ise, daha da zor. Rekâbet sûretiyle ehl-i islâma karşı bir nevî adâvet taşımak, vüs’at-i rahmet-i İlâhiyeyi ithâm etmektir. Mes’uliyeti, hasâret-i azîmdir. İnsanda dört hastalık vardır. 1.Yeis(ümitsizlik), 2.Ucb(iyiliklerine güvenme), 3.Gurûr, 4.Sû-i zan(kötü zan) Bazıları bu hastalıklı […]

Me’hazdaki Kudsîyet

Önce şunu ifâde etmek gerekir. Bizim için en önemli mes’ele Rabbimizi tanımak ve O’nun (cc) marziyât-ı İlâhîsini anlamak olmalıdır. Yani Yüce Rabbimizin Kelâm-ı Ezelî’sindeki marziyâtını doğru olarak anlamak ve yaşamak. Peki, Kur’ân’ı asrımızın idrâkine uygun doğru olarak anlayacak yeterli ilim bizlerde var mı? Elbette ki yok. İşte buna binâen Kur’ân’ı ve sünnet-i Resûlullah’ı (asm) doğru […]

Tesânüd bozulsa cemaatin tadı kaçar

Bizim en büyük kuvvetimiz ihlâs, tesânüd, sebat ve sadakattır. Onlarda terakki etmeliyiz. Evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza; enâniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidal-i dem ve ihtiyattır.(Saîd Nursî) Nur Talebeleri bütün istidâdlarıyla birbirinin hareketini umûmî maksada tevcih etmek için yardım ederler; hakikî bir tesânüd, bir ittifakla gaye-i hilkatlerine yürürler. Bizler sırr-ı ihlâsı kazanmakla tam tesânüd ve […]

“Bismillâh” demeyenden almamalı mıyız?

“Madem herşey mânen “Bismillâh” der; Allah namına, Allah’ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi “Bismillâh” demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyleyse, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.[1]” Evet, “Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.”der Birinci Söz’de Bedîüzzamân Hazretleri. Pekâlâ, ne yapmalıyız? Allah namına vermenin veya vermemenin ölçüsü nedir? Bunu nasıl bileceğiz? Risâle-i Nûr […]