Bedîüzzamân Mevlana’yı Ziyaret Ettiğinde

Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri 19 Aralık 1959 tarihinde Emirdağ’dan Konya’ya gider ve Mevlana Hazretleri’nin türbesini ziyaret eder. Dış kapısından i’tibâren ayakkabısını hürmet ve ta’zim ifâdesi olarak çıkarır ve yalın ayak içeriye girer. Üstâd o vaziyette Mevlana’yı ziyaret etti, Fatiha okudu ve müzeyi gezdi. Fakat Üstâd Hazretleri, Mevlana’nın şimdiki vaziyetiyle türbesini beğenmedi. İslâmî bir türbe niteliğinde bulmadı. […]

Bedîüzzamân “Sizde Munazzım İsmi Gelişmemiş”

Munazzım;Sıralayıp dizen, her şeyi en güzel bir şekilde tanzim eden Cenab-ı Haktır. Sâni-i Hakîm, Cenneti ve dünyayı, semâvâtı ve zemini, nebâtat ve hayvânâtı, cin ve insi, melek ve rûhaniyatı, küllî ve cüz’î bütün eşyayı, cilve-i esmâsıyla eşkâlini tahdit ediyor, tanzim ediyor, birer miktar-ı muayyene veriyor. Onun ile, bunlara Mukaddir, Munazzım, Musavvir isimlerini okutturuyor.( Otuz İkinci […]

Îmân Hizmeti ve Âhirzamân

Bedîüzzamân Hazretleri’nin bütün gâyesi insana ta’lîb olmak, insanın îmânını ve ahiretini kurtarmaktır. Ancak bu âhirzamân asırda dehşetli dinsizlik cereyanları öncelikle müslümanların îmânını ve i’tikâdını kırmış ve zayıflatmıştır. Bu zaaf-ı îmân ile sekerât anında bir insanın kurtulması ve îmân ile kabre girmesi çok zordur. Bu nedenle olsa gerek Meyve Risâlesi, Dördüncü Mesele’de; “Herkesin, îmân mukâbilinde, bu […]

Bedîüzzamân ve İmam-ı Rabbânî

Mustafa Sungur Ağabey anlatıyor: Üstâd buyurdu ki: “İmam-ı Rabbânî ahir hayatında bu Risâle-i Nûr mesleğine girmişti. Fakat onun zamanında bu inkişâf olmadı. Yanlız ona münhasır kalmıştır.” Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri’nin bu tespitini te’yid eden Beşinci Mektup’ta şu ifâdeler geçmektedir. “Madem hakîkat böyledir. Ben tahmin ediyorum ki, eğer Şeyh Abdülkadir Geylânî (r.a.) ve Şah-ı Nakşibend (r.a.) ve […]

İttihâd-i İslâm ve İsevîlik Şahs-ı Mânevîsi

İttihâd-i İslâm için İsevîlik şahs-ı mânevîsinin yardımına ihtiyaç vardır. Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri bu noktaya işâreten şu îzâhatı yapmıştır:” Hattâ, hadîs-i sahihle, âhirzamânda İsevîlerin hakîkî dindarları ehl-i Kur’ân ile ittifâk edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakîkat, değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifâk etmek, belki […]

Vahiy ve İlhâmın Mâhiyeti

Vahiy ve ilhâmlar tereşşuhât-ı gaybîye ve tezâhürât-ı mânevîyedir. Gaybî ve gizli sızıntılar ve damlalar, mânevî görünüşler ve ortaya çıkışlardır. Allah’ın emirlerini ve yasaklarını, peygamberlerine melek vâsıtasıyla veya vâsıtasız olarak bildirmesi vahiydir. Allah, Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen buyuruyor ki: “O (Muhammed aleyhissalâtü vesselâm) boş şey söylemez. Yalnız vahyedileni söyler.” 1 İlhâm ise, belli bilgi vâsıtalarına başvurmadan Allah […]

Nûrdan Tefeyyüzlerim-4

Biz Allah’ın emriyle, emredileni rızâ-i ilâhiyle yapmakla vazîfedarız. Muvaffak etmek ve etmemek Allah’ın vazîfesidir. Biz ona karışmayız. Niçin vazîfemiz olmayan işlere karışarak Cenâb-ı Hakkın vazîfesine karışıyoruz? Yoksa i’timâd mı edemiyoruz? İmân tevhidi ve teslimi istiyor! Mü’min sırr-ı îmânla, teslimiyet ve tevekkülle mükelleftir. Gerisini düşünmesi bile vazîfesi değildir. Yoksa harekâtı sırr-ı ihlâsa huhaliftir. Rızâ-i ilâhiye mazhâr […]

Anne-Babaya Hürmet

Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.’ Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler […]

Mâlâyâniyât

İnsanların dünyasına mâlâya’niyât ne kadar da nüfûz etmiş! “Zarara kendi razı olanın lehinde bakılmaz. Ona şefkat edip acınmaz.”düstûrunca lüzûmsuz işleri mâlâyâni bilip, vaktimizi zayi’ etmemeliyiz. Usûl-ü İslâmın düsturu “Başkasının dalaleti sizin hidayetinize zarar etmez. Eğer sizler lüzûmsuz onların dalaletleriyle meşgul olmazsanız.” “Biri söyle; Ona ait olmayan sözler mâlâyâni sayılabilir.”Öyleyse ne yapılmalı? O’na ait olmayan ya […]