Kuvve-i Gadabiye

Kuvve-i gadabiye “Bir adamın kuvve-i gadabiyesi olan dâfiası ve kuvve-i şeheviye olan cazibesi olmazsa ölmüş olmuş olur ve hayy iken meyyittir.”[1] Demek ki dafia kuvvesi olan kuvve-i gadabiye, insanın ruhunun yaşayabilmesi için elzem bir duygudur. Bu hakîkate binaen ruhun yaşayabilmesi ve insanın hayatını devam ettirmesini sağlayan üç temel kuvvet vardır. Bunlardan birisi de zararlı şeyleri […]

Kuvve-i Şeheviye

Kuvve-i şeheviye Tagayyür, inkılâp ve felâketlere mâruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvetten birisi de kuvve-i şeheviye-i behimiyedir. Kuvve-i şeheviye; menfâatleri celp ve cezb için ihdâs edilmiştir. Kuvve-i şeheviye aynı zamanda iştihâr etmiş on latife olan letâif-i aşeredendir. İnsandaki kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye ve kuvve-i akliye Sâni tarafından tahdit […]

Zihin

Zihin Zihin, vicdanın anasır-ı erbâası ve rûhun dört havassından birisidir. Zihnin gâyâtü’l-gâyâtı marifetullahtır.[1] Zihin, anlama ve kavrama merkezidir. Fikir ise zihnin kavradıklarından oluşan düşüncedir. İz’an ise, zihin ile hariç arasında bir nev’i muameledir. “Zihin; düşüncenin, algılamanın, belleğin, duygunun, isteğin ve düşlemenin bazı birleşimlerinde görünür olan bilincin ve zekânın kolektif görünüşlerini kapsar. Zihin bilinç akışı olarak […]

Hissiyât-ı İnsâniye

Hissiyât-ı insâniye “Hissiyât güzel olursa, efkâr da müstakîm olur.”[1] İnsanın hissiyâtını ve efkârını münevver yapan muharrik, hiss-i dîndir. Hiss-i dîn ile en âmî ve cahil de olsa efkârı nurlanmış bir aydın gibi hassas olur ve o hiss-i dînden hislenir. Her bir hissin, bir yıldız gibi yükselmesi ve inkişâf etmesi için hiss-i dîn ile metezeyyin olması […]

Zâhirî ve Bâtınî hasseler

Zâhirî ve Bâtınî hasseler Cenab-ı Hak Teâlâ, Hazret-i Âdemi halk eyleyip; duygular, havasslar ve hissiyatlarla donatıp insan olarak şekillendirdi. İnsanın fıtratına derc etmiş olduğu zâhirî be bâtınî hasseleri, rahmet‑i İlâhiyenin hazinelerinde iddihâr edilen nimetleri tartmak ve küllî şükretmek için verdi. Bu sırdan dolayıdır ki zâhirî ve bâtınî duygularımızın her birinin ayrı bir ubûdiyeti, ayrı bir […]