Musîbetlerin hikmeti, ihtâr ve îkazdır

Âlemlerin Rabbi olan Kadir-i Rahîm, mâhiyet-i insaniyede derc etmiş olduğu acz ve zaaf ve fakr madenini musîbetlerle işlettiriyor. Bir dille değil, belki herbir âzâ ve hasselerimizin lisânıyla bir ilticâ’ , bir istimdâd vaziyetini verdiriyor. Böylece insan denilen makine-i insâniye esmâ-i İlâhiyeye ayinadârlık yapmış oluyor. Çünkü musîbetlerle, hastalıklarla, elemler ile, sair heyecanlı ve muharrik ârızalarla, o […]

“Beşer zulmeder, kader adalet eder” sırrı

“Beşer zulmeder, kader adalet eder” sırrı Risale-i Nur’da da yerini alan ve ispat edilen “Beşer zulmeder, kader adalet eder.” sözü çok manidârdır. Çünkü “Başa gelen zulümlerde iki cihet var ve iki hüküm vardır: Biri insanın, biri kader-i İlâhînin. Aynı hâdisede insan zulmeder, fakat kader âdildir, adâlet eder.”[1] Evet “Beşer, zâhirî esbaba bakar; bazan yanlış eder, […]

Risâle-i Nur’da Cüz-i ihtiyârî

Risâle-i Nur’da Cüz-i ihtiyârî Cüz-i ihtiyârî veyahut irâde-i cüz’iye; insana Allah’ın verdiği az bir arzu serbestliği, dilediği gibi hareket edebilme kabiliyetidir. Yani kulların hür ve serbest olarak hareket etme arzusudur. “Bir silâh-ı insânî olan o cüz-i ihtiyârî, hem nakıs, hem kısa, hem âciz, hem icatsız olduğundan, kesbden başka bir şey elinden gelmez.”[1] Öyleyse insanın elinde […]