Mânevî Kapılar

Esmâ-i Rabbâniye kapısı… Maddî kapıların yanında mânevî kapılar da var. Bunlardan en önemlisi; Esma-i Rabbâniye kapısı. Esmâ-i Rabbâniye kâinata tecelli eden esmâ temessülatıdır. Bir nevi eşyanın melekûtiyet cihetidir. Bu kapıdan girenler eşyada tecellî eden esmâ burçlarına çıkar. Kâinatı harfî olarak tefekkür eder. Mânâ okyanuslarına açılır. Esmâ penceresinden kitab-ı kâinatı taallüm eder. Esma-i Rabbâniye kapısı âyine-i […]

Risale-i Nur’u tanımak bir ihsân-ı İlâhidir

Risale-i Nur’u tanımak bir ihsân-ı İlâhidir Hassas ruhlar Risale-i Nur’a intisap ederler. Çünkü Risale-i Nur hassasiyet istiyor. Bir muallim kardeşten şu cümleyi bizzat dinlemiştim. “Nur Talebeleri çok ince ve nazik oluyorlar. Bu incelik okudukları eserlerden kaynaklı olmalı.” Hakîkaten hakîkî Nur Talebeleri ahvâli, etvârı, ekvâli ile temâyüz ediyor. Çünkü Nur talebeleri “zulümât-ı beşeriye içinde elmas gibi […]

İnsan, aziz bir misafirdir

İnsan, aziz bir misafirdir İnsan, Hâlık-ı Kâinatın kıymetli bir memuru ve şerefli bir misâfiridir. Hem de aziz bir misâfirdir. İnsanın azizliği, ona ikrâm edilen nimetlerden, en azından yediklerinden ve sofrasından bellidir. Koyun ot yiyor, sen; koyunun sütünü içiyorsun, etini yiyorsun. Tavuk, çöplükte eşiniyor ve öyle besleniyor. O mısır ve darı yiyor. Biz ise tavuğun etini […]

Ölüme müsbet bakmak…

Ölüme müsbet bakmak! Hayat ve ölüm, Allah’ın ‘Yûhyî’, ve Yûmît’ isimlerinin tecellisidir. Yani, hayatı ve ölümü veren O(cc)’dur. Ancak ölümün zahiri çirkin, neticesi ve hakîkati güzeldir. Risale-i Nur, ölümün mülkî tarafından ziyâde, melekûtî tarafına baktırır.  Maddî ve mânevî bütün musîbetlerin, marazların arkasında Allah’ı hakkıyla tanımamak yatıyor.  İnsan, marifet ve muhabbet-i İlâhiye için yaratılmış olduğundan her […]