Arayan Faruk Ağabeydi…

Tarih 23 Kasım 2010 idi. E-mailime bir mesaj düştü. Mesajı yazan kişi mesajı dedesi adına yazdığını belirtiyor ve dedesinin bizlere iletmesi gereken düşünceleri olduğunu belirtiyordu. Mesaj özet olarak şöyleydi:

“Aziz kardeşim, Gazetedeki yazılarınızı şevk ve memnuniyetle okuyor ve takip ediyorum. Özellikle “Tâlût ile Câlût kıssasından asrımıza yansıyanlar” yazınız çok derslerle dolu. Allah sizlerden ebeden razı olsun. Faruk Özhan-İstanbul-Pendik Yeni Asya Temsilcisi”

Aklımda kalan mesajın özeti böyleydi. Mesajda Faruk ağabey telefonla da görüşmek ve tanışmak istediğini belirtiyordu. Birkaç gün sonra o nazik ve latîf ses tonuyla Faruk ağabey bizleri aradı ve bir süre kendisi ile konuştuk. Çok memnun olmuştum ve kendisi de memnuniyetini ifade etmiş ve tekrar görüşmek dileğiyle ayrılmıştık. Bir süre sonra tekrar bir görüşmemiz olmuş ve hizmetlerle ilgili hasbihal etmiştik.

Bundan birkaç ay önce hasta olduğunu haber almış ve rabbimizden şifa ihsan etmesi için hususî duâlarımıza devam ediyorduk. Gazetemiz ve haber sitelerinden de durumu hakkındaki bilgileri alıyorduk.

Geçen haftalarda durumunun ağır olduğunu ve duâya devam edilmesi gerektiği yönündeki haberleri okuyunca ağabeyimizin hem hizmetleri hem bizimle hasbihalleri hem de Risâle-i Nûr gibi bir dâvâ ve hizmetin içinde olmasını hatırlamıştık.

Rabbimiz ağabeyimizi sureten bu dünyadan aldı ancak o kardeşleri adedince ruhları taşıdığı için manen bizlerle beraber ve Rabbine, Efendimiz(asm)’e ve Üstâd’ına kavuştu. O artık önden giden bahtiyarlar silsilesine dâhil oldu.

Rabbim ağabeyimize ganî ganî rahmet etsin, yakınlarına da sabr-ı cemil ihsan etsin.

Mekânın cennet olsun Faruk ağabey…

Abdülbâkî ÇİMİÇ

[email protected]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir