Tarîk-i Nakşî hakkında denilen “Der tarîk-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk / Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk” olan fıkra-i rânâ birden hatıra geldi.(Dördüncü Mektup ) Tarîk-i Nakşî’nin dört usûlü ve şu dört şeyi bırakması gerekir; *hem dünyayı, *hem nefis hesâbına âhireti dahi maksûd-u hakîkî yapmamak, *hem vücudunu unutmak, *hem ucba, fahre girmemek […]
Kategori: Risâle-i Nûr Çalışmaları
İnsanın Dört Hastalığı
İnsanda dört hastalık vardır. 1.Ye’is(ümitsizlik), 2.Ucb(iyiliklerine güvenme), 3.Gurur, 4.Sû-i zan(kötü zan) (Mesnevi-i Nuriye) Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle: Hakbuki yeis(ümitsizlik) mâni-i herkemâldir. Maddî ve mânevî terakkinin engelidir. Şeytanın ordusuna iltihak etmektir. Sefaletin kaynağıdır.
Risâle-i Nur’da Kâinat
Feyzinur Kâinat, kitâb-ı kebîr ve insân-ı ekberdir Kâinat; kısaca bütün âlemler, varlıklar, evren olarak bilinir. Görülebilen ve hissedilebilen maddi âlemin tamamına verilen bir unvan ve isimdir. Şu içinde yaşadığımız arz, sema, yıldızlar, galaksiler kâinat tarifinin içinde sayılır. Beş zahiri duyumuzla algılayabildiğimiz bütün maddî âlemler kâinat kapsamındadır. Bizler de Bediüzzaman Hazretleri’nin Risale-i Nur’da tarifini yaptığı kâinat […]
Âhirzamân Asrı
Kıyametin yaklaştığı zamana âhirzamân denilir. Âhirzamân müddeti uzun bir zaman dilimidir. Biz bir faslında bulunuyoruz. Fitne ve fesâdın en şiddetli olduğu bir zaman aralığının adıdır âhirzamân. Bu nedenledir ki “Bu âhirzamân çok çalkalanıyor; bu fitne-i âhirzamân acîb şeyler doğuracağını ihsâs ediyor.[1]”diye ifade buyuruyor Bediüzzaman. Öyleyse âhirzamân asrı ve fitneleri dehşetlidir. Bu fitnelerin bir kısmı şöyle […]
Şeytanların yaratılış hikmetleri ve desiseleri
Şeytanın şerr-i mahz oluşu… “Cenab-ı Hak, hayr-ı mahz olarak melâikeyi…, şerr-i mahz olarak da şeytanı…, hayır ve şerden mahrum olarak behaim[1] ve hayvanatı halk etmiştir. Hikmetin iktizasına göre, hayır ve şerre kàdir ve cami olarak, dördüncü kısmı teşkil eden beşerin yaratılması da lâzımdır…”[2] ifadelerine göre şeytanın şerr-i mahz olarak yaratıldığı görülüyor. Bizim burada üzerinde durmak […]
Vicdanın anâsır-ı erbâası
Vicdanın anâsır-ı erbâası(dört unsuru) ve ruhun dört havâssı(hassesi, duygusu):”İrade, zihin, his, latife-i rabbaniye”[1]dir. Ruhun bu dört havâssının her birinin bir gayâtü’l-gayâtı vardır. Yani her bir havâssın nihayi ulaşacağı bir zirve noktası, erişilmek istenen asıl amaca ulaşmaya vesile olan gayesi vardır. 1.İradenin ibadetullahtır. Yani iradenin gâyeti ibadet-i Rahmânîdir. Allah, insanın ruhuna yerleştirmiş olduğu irade borazanını aslî […]
Şerîat-ı İslâmiye
Şerîat, şereâ kökünden gelir, kànûn yani hüküm koyan mânâsındadır. Şâri-i hakikî (hakikî kànûn koyucu) Allah’tır. Bedîüzzamân Hazretleri’ne göre şerîatın yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibâdet, âhiret ve fazîlete aittir. Yüzde bir nispetinde siyâsete mütealliktir. Siyâsete müteallik kısmını ise idareciler düşünmelidir. Ayrıca Bedîüzzamân’ın şerîat tarifi “efrâdını câmi, ağyârını mâni”[1] çok şümullü ve kapsayıcıdır. Klasik ve slogancı bir tarif değildir. […]
Medeniyet-i hâzıranın inkişâı
Dediler: “Şeriat-ı garrâdaki medeniyet nasıldır?” Dedim: “Şeriat-ı Ahmediyenin (asm) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise ki, medeniyet-i hâzıranın inkişâından inkişaf edecektir. Onun menfi esasları yerine, müspet esaslar vaz’ eder.”[1] Bu ifadelere göre insanlığı şeriat-ı Ahmediye’nin tazammum ettiği ve emrettiği medeniyet bekliyor. Bediüzzaman, bu medeniyetin hazır medeniyetin yarılmasından ve parçalanmasından ortaya çıkacağını söyler. En önemlisi ise […]
Hz.İsâ Meselesi
Îsevî rûhânîler Ahirzamanda vukua gelecek hadiseler hem hadis-i şeriflerle, hem de selef ulemasının nakilleriyle asrımıza kadar ulaşmıştır. Asrımızda ise Bediüzzaman Hazretleri bu mevzulara eserlerinde epey geniş yer vermiş olup, müstakil olarak bazı risaleler de telif etmiştir. Meseleyi doğru ve tekellüflü tevillerden beri şeklinde anlamak için muhakkak Bediüzzaman Hazretleri’nin eserlerine müracaat etmek elzemdir. Yoksa sırr-ı imtihan […]