Ölüme müsbet bakmak…

Ölüme müsbet bakmak! Hayat ve ölüm, Allah’ın ‘Yûhyî’, ve Yûmît’ isimlerinin tecellisidir. Yani, hayatı ve ölümü veren O(cc)’dur. Ancak ölümün zahiri çirkin, neticesi ve hakîkati güzeldir. Risale-i Nur, ölümün mülkî tarafından ziyâde, melekûtî tarafına baktırır.  Maddî ve mânevî bütün musîbetlerin, marazların arkasında Allah’ı hakkıyla tanımamak yatıyor.  İnsan, marifet ve muhabbet-i İlâhiye için yaratılmış olduğundan her […]

Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî terk-i terk

Tarîk-i Nakşî hakkında denilen “Der tarîk-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk / Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk” olan fıkra-i rânâ birden hatıra geldi.(Dördüncü Mektup ) Tarîk-i Nakşî’nin dört usûlü ve şu dört şeyi bırakması gerekir; *hem dünyayı, *hem nefis hesâbına âhireti dahi maksûd-u hakîkî yapmamak, *hem vücudunu unutmak, *hem ucba, fahre girmemek […]

Kâbrin Mâhiyeti

Risale-i Nur’un müteferrik kısımlarında bahsi çokça geçen kâbir, kâbir âlemi ve kâbrin mâhiyeti ile ilgili çok önemli ve dikkate değer açıklamalar yapılmıştır. Bu çalışmamızda da kâbrin mahiyeti, ehl-i iman ve ehl-i isyan için kâbir hayatı ve kâbre girmenin yollarını okuma notlarımızdan tasnif etmeye çalıştık. İnşâalah istifadeye medâr olur.

Risâle-i Nur’da Kâinat

Feyzinur Kâinat, kitâb-ı kebîr ve insân-ı ekberdir Kâinat; kısaca bütün âlemler, varlıklar, evren olarak bilinir. Görülebilen ve hissedilebilen maddi âlemin tamamına verilen bir unvan ve isimdir. Şu içinde yaşadığımız arz, sema, yıldızlar, galaksiler kâinat tarifinin içinde sayılır. Beş zahiri duyumuzla algılayabildiğimiz bütün maddî âlemler kâinat kapsamındadır. Bizler de Bediüzzaman Hazretleri’nin Risale-i Nur’da tarifini yaptığı kâinat […]

Âhirzamân Asrı

Kıyametin yaklaştığı zamana âhirzamân denilir. Âhirzamân müddeti uzun bir zaman dilimidir. Biz bir faslında bulunuyoruz. Fitne ve fesâdın en şiddetli olduğu bir zaman aralığının adıdır âhirzamân. Bu nedenledir ki “Bu âhirzamân çok çalkalanıyor; bu fitne-i âhirzamân acîb şeyler doğuracağını ihsâs ediyor.[1]”diye ifade buyuruyor Bediüzzaman. Öyleyse âhirzamân asrı ve fitneleri dehşetlidir. Bu fitnelerin bir kısmı şöyle […]

Risâle-i Nur’da İnsan

İnsan denen mucîze-i kudret Bediüzzaman’ın “Evet, Risaletü’n-Nur, size mükemmel bir me’haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin her birisine, meselâ Kur’ân’ın kelâmullah olduğuna ve i’cazî nüktelerine dair, müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya Haşre dair ayrı ayrı bürhanlar cem edilse ve hakeza mükemmel bir izah ve bir haşiye ve bir şerh olabilir.”[1]tespitine istinaden bizler de müteferrik risalelerden […]

Şeytanların yaratılış hikmetleri ve desiseleri

Şeytanın şerr-i mahz oluşu… “Cenab-ı Hak, hayr-ı mahz olarak melâikeyi…, şerr-i mahz olarak da şeytanı…, hayır ve şerden mahrum olarak behaim[1] ve hayvanatı halk etmiştir. Hikmetin iktizasına göre, hayır ve şerre kàdir ve cami olarak, dördüncü kısmı teşkil eden beşerin yaratılması da lâzımdır…”[2] ifadelerine göre şeytanın şerr-i mahz olarak yaratıldığı görülüyor. Bizim burada üzerinde durmak […]

Vicdanın anâsır-ı erbâası

Vicdanın anâsır-ı erbâası(dört unsuru) ve ruhun dört havâssı(hassesi, duygusu):”İrade, zihin, his, latife-i rabbaniye”[1]dir. Ruhun bu dört havâssının her birinin bir gayâtü’l-gayâtı vardır. Yani her bir havâssın nihayi ulaşacağı bir zirve noktası, erişilmek istenen asıl amaca ulaşmaya vesile olan gayesi vardır. 1.İradenin ibadetullahtır. Yani iradenin gâyeti ibadet-i Rahmânîdir. Allah, insanın ruhuna yerleştirmiş olduğu irade borazanını aslî […]