Beşer Esirliği Parçalad

Beşer esirliği parçaladığı gibi ecirliği de parçalayacaktır Bir rüyada demiştim: Devletler, milletlerin hafif muharebesi, tabakat-ı beşerin şedid olan harbine terk-i mevki ediyor.Zira beşer, edvarda esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecîr olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor.Beşerin başı ihtiyar; edvâr-ı hamsesi var. Vahşet ve bedeviyet, memlûkiyet, esaret, şimdi dahi ecîrdir, başlamıştır, geçiyor.(Lemaat) Ehl-i dünyanın ve […]

Lezâiz çağırdıkça “Sanki Yedim” Demeli

Böyle zamanda tereffühte izn-i şer’î bizi muhtar bırakmaz. Lezâiz çağırdıkça “Sanki yedim” demeli. “Sanki yedim” düstur eden, bir mescidi yemedi.(Haşiye) Eskide ekser İslâm filcümle aç değildi. Tena’uma ihtiyar bir derece var idi.Şimdi ise ekseri açlığa düştü kaldı. Telezzüze ihtiyar izn-i şer’î kalmadı.Sevâd-ı âzam, hem ekseriyet-i mâsumun maişeti basittir. Tagaddî besâtetiyle onlara tâbi olmak,Bin kere müreccahtır, […]

Bâzan Hayır, Şerre Vasıta Olur

 Bâzan Hayır, Şerre Vasıta Olur Havastaki meziyet filhakika sebebdir tevazu’, mahviyete; olmuş maatteessüf sebeb tahakküme,Tekebbüre hem illet. Fakirlerdeki aczi; âmîlerdeki fakrı filhakika sebebdir ihsan ve merhamete.Lâkin maatteessüf müncer olmuştur şimdi, zillet ve esarete. Bir şeyde hasıl olan mehâsin ve şerefse;Havas ve rüesâya o şey peşkeş edilir. O şeyden neş’et eden seyyiat ve şer ise; efrad […]

Temessülün Aksâmı Muhtelifedir

  Temessülün Aksâmı Muhtelifedir Âyinede temessül, münkasım dört sûrete: Ya yalnız hüviyet; ya beraber hâsiyet; ya hüviyet hem şû’le-i mahiyet; ya mahiyet, hüviyet.Eğer misâl istersen, işte insan ve hem şems, melek ve hem kelime. Kesifin timsalleri, âyinede oluyor birer müteharrik meyyit.Bir ruh-u nuranînin, kendi mir’atlarında timsalleri oluyor birer hayy-ı murtabıt; aynı olmazsa eğer, gayrı dahi […]

Hayatsız Vücud, Adem Gibidir

  Hayatsız Vücud, Adem Gibidir Ziya ile hayatın herbiri, mevcûdâtın birer keşşafıdır. Bak: Nur-u hayat olmazsa,Vücud, adem-âlûddur; belki adem gibidir. Evet garib, yetimdir; hayatsız ger Kamer’se…(Lemaat)  Hayat, şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi, hem en büyük neticesi, hem en parlak nuru, hem en lâtif mayası, hem gayet süzülmüş bir hülâsası, hem en mükemmel meyvesi, hem en […]

Rûh Bir Kànundur

  Rûh, Vücud-u Hâricî Giydirilmiş Bir Kànundur. Ruh bir nuranî kanundur, vücud-u haricî giymiş bir namustur; şuuru başına takmış.Bu mevcûd ruh, şu mâkul kanuna olmuş iki kardeş, iki yoldaş.Sabit ve hem dâim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi hem âlem-i emir, hem irade vasfından gelir.Kudret vücud-u hissî giydirir, şuuru başına takar, bir seyyâle-i lâtifeyi o cevhere […]

Nübüvvet Beşerde Zarûriyedir

Karıncayı emîrsiz, arıları ya’subsuz bırakmayan kudret-i ezeliye elbette.Beşeri de bırakmaz şeriatsız, nebîsiz. Sırr-ı nizam-ı âlem, böyle ister elbette (Lemeât) Nübüvvet Yüce Allah’ın marziyâtının beşere ulaşması için bir zarûrettir. Kâinatta fıtrî şeriatın hükümleri kabul edebileceğimiz karıncaları emirsiz ve arıları ya’subsuz bırakmayan Kudret-i Ezelîye elbette ki beşeri de şeriatsız, nebisiz ve sahipsiz bırakmaz ve bırakmamıştır. Âlemdeki nizâm […]

İhyâ-yı Nev ve İhyâ-yı Ferd

  İhyâ-yı Nev,İhyâ-yı Ferd Gibidir Mevt-âlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sinek, nasıl onun ihyası kudrete ağır gelmez. Şu dünyanın mevti de, ihyası da öyledir. Bütün zîruh ihyası onda fazla nazlanmaz.(Lemaat) İhyâ-yı nev ya’ni bir neve türe hayat verme, bir ferdi diriltme gibidir.Mesela; bir nefer için gerekli olan bütün teçhizat ve ihtiyaçları hazırlamak ile […]

Kâinatı Elinde Tutamayan

  Kâinatı Elinde Tutamayan, Zerreyi Halkedemez Tesbih gibi nazmeyleyip kaldıracak; arzımızı, şümûsu, nücumu, hasra gelmezŞu fezânın başına hem sinesine takacak öyle kuvvetli ele bir kimse mâlik olmasaDünyada hiçbir şeyde dâva-yı halk edip, iddia-yı îcad edemez.(Lemaat) Kâinat ve zerre.Zerre kimin ise kâinat da onundur.Zerreye kim sahip oluyor, onu harekete geçiriyor ve emrine itaat ettiriyorsa kâinata da […]