Kitap Fuarları

Karadeniz kitap fuarının ardından

5. Karadeniz Kitap Fuarı, 16-24 Şubat 2019 tarihleri arasında TÜYAP Samsun Fuar ve Kongre Merkezi’nde yapıldı. Kitap Fuarı’nda Yeni Asya Neşriyat Standı’nda“Bediüzzaman ve Risâle-i Nur”un ön plana çıktığını müşahede ettik. Özel bir çalışma ile hazırlanan standtaBediüzzaman Said Nursi ve Yeni Asya görsellerinin ilgi ile takip edildiği gördük. Ziyaretçilerin uzun uzun resimlere bakması ve aralarında “Said Nursi” bu şahsiyet demeleri şahit olduğumuz konuşmalardı. En çok ilgi çeken eserler yine Risâle-i Nurlar oldu. Bizler de özelikle Risâle-i Nurlarla ilgilenenlere kitapların içeriği ile ilgili epey bilgi vermeye çalıştık. En çok sorulan ve alınan kitaplar Sözler, Asa-yı-Musa, İman ve Küfür Muvazeneleri, Gençlik Rehberi ve diğer eserler oldu. Elbette kiRisâle-i Nur’un şerh ve izahı sadedinde diğer kitaplardan da epey kitap satışı oldu. Özellikle gençler, çocuklar, hanımlar ve âile hayatı ile ilgili kitap çeşitliliğinin acilen çoğaltılması gerekiyor. Standta mealli Kur’ân, duâ kitapları, Peygamberler tarihi de muhakkak bulunmalı. Bunlar çokça talep edilen kitaplar olarak tespit edildi.

Bilindiği üzere Risâle-i Nur hizmetleri noktasında çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Kitap Fuarları’ndaRisâle-i Nur’un neşri ve ilânatı noktasında Yeni Asya Neşriyat tek başına kalmış durumda. Risâle-i Nur’un ve Bediüzzaman’ın meşruiyetinin kırılmaya çalışıldığı bir zamanda tekrar bu meşruiyeti toplum üzerinde tesis etmek ve korku fitnesini durdurup def etmek vazifesi çok önemli bir mevzu olarak önümüzde duruyor. Risâle-i Nur hizmetinin ilânatı ve neşri konusundaYeni Asya çok büyük bir hizmet deruhte ediyor. Bu neşriyat ilanının bir vechi de Kitap Fuarları’dır. Bu fuarlarda büyük halk kitlelerine çok kolay ulaşılmakta ve Bediüzzaman ve Risâle-i Nur’un ilanatının yapılması çok önemli bir hizmettir diye inanıyoruz.

Ayrıca kitap fuarları, kitapların tanıtımı ve ilânâtı için çok münbit bir zemindir. Okuyucular her çeşit kitaba ulaşma imkânıbuluyor. Bir nevi kitaplar okuyucunun nazar-ı dikkatine kendilerini arz-ı endam ediyorlar. Mânevî olarak okuyucularla hasbihâl edip, okunmak istediklerini lisân-ı hâl ile ihsas ediyorlar. Kitap standlarının önünden geçen ziyaretçilere görsellikleriyle kendilerini tanıtıyorlar. Albenisiolan ve isimleriile dikkat çeken kitaplar daha kolay alıcı buluyor. Ziyaretçiler dayanamayıp kitapların kapağındaki cazibeye kapılarak, bir hamle ile o kitabı ellerine alıp inceleme gereği duyuyorlar. Kitabın içerisinde kısa bir gezinti ile mahiyetini anlamaya çalışıyorlar. Kısa bir sessizlik ve sonrasında ya o kitap alınıyor, ya da kitap için sessiz bir hüzün başlıyor! İşte böyle bir kitap fuarında dokuz gün boyunca çok güzel ve ilginç hadiseler yaşadık. Bu süreyi iyi kullanmalıydık ve Risâle-i Nurlar ile Bediüzaman’ı ziyaretçilerin nazarlarına sunmalıydık. Yeni Asya standının arka duvarı Bediüzzaman, Risâle-i Nur ve Yeni Asya resimleri ile dikkat çekiyordu. Standın en önüne ise Risâle-i Nurları dizdik. Gelen ziyaretçilere daha çok Risâle-i Nur’un mahiyeti ve Bediüzaman’ın şahsiyet-i mânevîsini anlatıyorduk. Beklemediğimiz bir ilgiyi ve neticeyi yaşıyorduk.

Risâle-i Nurlara muhtaç olanlar ve ihtiyacını şiddetli hissedenler onları arayıp buluyorlar. Bediüzzaman’ın şu tavsiyesine de dikkat ediyorduk: “Vazifemizi yapmak ve vazife-i İlahiyeye karışmamak elzemdir. Nurları halka kabul ettirmek ve onları ondan istifade ettirmek, vazife-i İlahiyedir. Ona karışmayız. Yalnız müşteri ve muhtaç olanlara tebliğ ve göstermektir. Ve onları aramak ve Nurları satın almağa teşvik etmeğe ihtiyaç kalmamış. Çünkü hem bu şiddetli imtihanlarda Nurlar çok kıymettar olduğu tahakkuk ettiği için müşteri aramaz. Müşteri onu aramalı ve yalvarmalı. Hem Nur onbeş sene zarfında üç-dört dehşetli imtihan meydanında muhtaç müşterilere kendini göstermiş.”[1]Kıymettar, kusursuz bir malın dükkâncısı müşterilere yalvarmaya muhtaç değil. Müşterinin aklı varsa o yalvarsın.[2] Nurcular, müşterileri ve kendilerine taraftarları aramaya kendilerini mecbur bilmiyorlar. “Vazifemiz hizmettir, müşterileri aramayız. Onlar gelsinler bizi arasınlar, bulsunlar” diyorlar.[3]Böylece bu fuarla da görüldü ki müşterileri aramak değil, belki müşteriler hakikî ihtiyacını hissedip ve manâvî yaralarının tedavisi için Risâle-i Nur’u aramasının lüzumu bir daha tahakkuk etmiş oldu.“Fakat lâyık olmayan ellere verilmemeli. Hem tam şakird ve fakir olmayana fiatsız vermemeli. Çünkü ucuz alan, ehemmiyetsiz bakar. Risâle-i Nur müşterileri aramaz, müşteriler Risâle-i Nur’u aramalı ve yalvarmalı. Hem kemmiyete ehemmiyet verilmez, keyfiyet nazara alınır. Bazan bir adamın tam şakird olması, yüz adam yerini tutar.”[4]Hem “Risâle-i Nur, öyle bir derecede kıymetini göstermiş; daha müşterileri ona celbetmek için, bir dellâlını fevkalâde göstermeğe lüzum yok.”[5]

Risâle-i Nur Anadolu’ya kök saldı diyen Bediüzzaman’ın müjdesinin tahakkukunu yaşamış olduk. “Bu zamanda Nurlarla hizmet-i îmâniye, her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celb etmekle olur.”[6]hakikatinin sevincini yaşadık.Malezyalı iki üniversiteli kızımızın Risâle-i Nurlar ile ilgilenmeleri ve akabinde hanım kardeşlerimizin onları derslere davet etmesi ayrı bir sevinç vesilesiydi. Bu konuşmaları dinleyen başka bir hanımın da bende sohbetlere gelmek istiyorum demesi ayrı bir tevafuk emaresi oldu. Yeni Asya standına özel olarak geldiklerini belirtenler, sadece burası için ziyaret etmeye geldik diyenler, buradan kitap almadan gitmeyeceğini söyleyenler, maddî imkânı olmadığı halde kitap alıp gidenler ayrı bir güzellik hatırası olarak bizleri mesrur etti. Bir mühendis beyefendi ile yarım saati geçen hususi sohbetimiz neticesinde hem Külliyatı, hem de epey yekûn teşkil eden değişik kitapları alarak tekrar görüşmek üzere ayrılması ayrı bir şevk unsuru oldu. Yazarlarımız Şemsettin Çakır ve Ali Ferşadoğlu ise hem kitaplarını imzaladı, hem de okuyucularıyla bol bol sohbet etti. Elhamdülillah şevkli bir fuar oldu.

Bu kitap fuarına emeği geçen başta neşriyat sorumluları olmak üzere bölge illerimizden katkıda bulunan ağabey, kardeş, talebe ve hanım kardeşlerimizden Allah ebeden razı olsun.

Fuarlar, Masum çocuklar ve Risale-i Nur

Bilindiği üzere kitap fuarları doğrudan kitapseverlerle buluşma, kaynaşma ve yüz yüze iletişimin en etkili mekânları. Bir önceki Karadeniz 7.Tüyap kitap fuarına bazı sebeplerle katılamamış, bunun üzüntüsü içindeydik. Bu sene bütün ön hazırlıkları tamamlayarak Karadeniz 8.Tüyap kitap fuarına Yeni Asya Neşriyat olarak katıldık ve 30 Eylül 2023 Cumartesi günü 121B standında yerimizi almış olduk. Yerimiz on iki metrekare olarak küçük sayılabilecek ve arka kör bir noktaya baktığı için üzülmedik diyemeyiz. Ancak gördük ki sebeplerin tesiri yok! Bizi arayanlar gelip buluyor. Hatta geçen sene yoktunuz diyenler, bu sene Tüyap sitesinden takip edip son haftaya kadar sizi göremedik diyenler, fuar girişinde asılı olan yerleşim planından bizi arayıp bulup gelenleri gördükçe nasibi olanlar ve nokta atışla gelip bizi bulanları görünce elhamdülillah, ‘hâzâminfadlirabbî’dedik.

Fuarların ekonomik alt yapı masrafları hayli yüklü. Ülkemizin ekonomik problemleri de göz önüne alındığında kitap fiyatları da ziyaretçilere anormal geliyor. Ancak bizim için fuarda bulunma gerekçemiz diğer kitap firmalarından çok farklıydı. Bizler Yeni Asya olarak orada olmalıydık. Cemiyete biz buradayız, hizmetimizin başındayız, korkulacak ve ürkülecek hiçbir meselenin olmadığını göstererek kuvve-i maneviye olmalıydık. Aynen öyle oldu. 2×4 metre ebatındaBediüzzaman, Risale-i Nur, Yeni Asya ve logoların bulunduğu görseli fuar arka fonuna boylu boyunca astık. Diğer duvarları Bediüzzaman ve Yeni Asya görselleri ile tamamladık. Standımızın yarısını Risale-i Nur eserleri ve diğer yarısını da muhtelif Yeni Asya Neşriyat eserleriyle donattık. Yerimiz dar ancak kalbimiz geniş ve sıcaktı. Hediye dergi ve günlük gazeteyle gelenleri boş çevirmedik. Standımızı ziyaret edenlerle bire bir muhabbet kurup, iletişim el ilanlarımızı vererek her zaman görüşebileceğimizi söyledik. Özellikle gençlerle birebir konuşarak Risale-i Nur’un mahiyetiyle ilgili bilgilendirici sohbetler yaptık. Sokaklarda hangi insanı durdurup gel sana Risale-i Nur’dan bahsedeyim diyebiliriz? Ancak fuar vesilesiyle insanlar bize yaklaştılar, yanımıza geldiler ve bizler de onlara manevi çekirdek olabilecek Risale-i Nur ve Bediüzzaman’dan hakikat çekirdekleri ekmeye çalıştık. Anlatmak bizden, tesir ettirmek Rabbimizden inşâallah.

Daha iyi olmalıyız!

Bediüzzaman “Semere-i sa’yine, kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa’yi kuvvetlendirir; mevcuda iktifa dûnhimmetliktir.”[7]Der. Bu tür faaliyetlerin bir değerlendirmesi yapılsa daha sonraki senelere daha iyi olabiliriz. Biz tevekküle riayet etmekle mükellefiz. Yükümüzü sırtımızda ve belimizde taşımak yerine gemiye bırakıp nezaret etmeliyiz. Gemiyi yüzdürmek ve sahil-i selamete çıkarmak bizim vazifemiz değil. Biz, nezaret vazifemizde bir noksanlık varsa onu tekmil etmeye çalışırız. Öncelikle yerimizi giriş kapısına dönük, tam ada veya yarım adaya çevirmeliyiz. Stand kurulumu daha profesyonel görsellerle donatılmalıdır. Standart bir standprofili kullanmalıyız. Daha seri ve erken hareket etmeli, yer ve alt yapı çalışmalarının bağlantılarını erken tamamlamalıyız. Standta vazifeli olacak olanların daha profesyonel olmalarını sağlamalı, gerekirse eğitim vermeliyiz. Okur-Yazar buluşmalarını daha planlı ve programlı yapmalıyız. Kitap arkasında basılı bulunan fiyatları güncel fiyatlarla değiştirmeliyiz. Özellikle çocuk kitapları, gençlik, aile, namaz, mealli Kur’ân, değerler eğitimi, çocuk hikâyeleri vb kitapları acilen çeşitlendirmeliyiz. Çok gitmeyen kitapları daha cazip fiyatlarla okuyucuyla buluşturmalıyız. Velhasıl biz bize düşen noksanları tamamlamalı, neticeyi Allah’a bırakmalıyız.

Masum çocuklar ve Risale-i Nur

Kitap fuarları insanlarla tanışma, kaynaşma ve sosyal dayanışmanın en müessir vesilelerinden birisidir. Bir hafta süren fuarlar hafta içi yetişkinler açısından daha sakin geçerken okul ve talebe ziyaretleri ile dolup taşıyor. Yeni Asya Standı’nı ziyaret eden eğitimci meslektaşlarımız ve talebeler ile hususi ilgileniyoruz. Hususan çocuklarımız için Can Kardeş Dergimizi hediye olarak veriyoruz. Çocukların Risale-i Nur eserlerine dokunması “Bunların fiyatı ne kadar?” diye sormaları fıtraten Risale-i Nur ile alakadar olduklarını gösteriyor. Bediüzzaman’ın “Risale-i Nur’un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta, mâsum çocuklardır.”[8]tespitini ispat ediyor. “Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdetâ gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi  belâ olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki dâvâcı olur: “Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?”İşte bu hakikate binaen, en bahtiyar çocuklar onlardır ki, Risale-i Nur dairesine girip dünyada peder ve validesine hürmet ve hizmet ve hasenatı ile onların defter-i a’mâline vefatlarından sonra hasenatı yazdırmakla ve âhirette onlara derecesine göre şefaat etmekle bahtiyar evlât olurlar.”[9]

Çocuk ve kitap

Bizler Bediüzzaman’ın çocuklar ile alakalı yukarıda ifade ettiği hakikatleri bildiğimiz için gelen ailelere çocuk kitaplarının mahiyetini izah ederek evlerine götürmelerini ve tam şimdi onlara bu kitapları okutmalarının ehemmiyetini aktardık. Aileler anlattığımız kitapları almakta hiç endişe etmediler. Çünkü bu ahirzaman asrında çocukları terbiye etmek çok zor. Aileler bu noktada bizar durumda. Peygamberimizin hayatını çizgilerle anlatan kitap çok beğeniliyor, ancak fiyat konusunda aileler zorlanıyor. İman serisi ve ahlâkî çocuk kitapları da en çok tercih edilen kitaplar arasında. Değerler eğitimi serisi kitapları da önemli ve tercih edilen kitaplar kategorisinde.

Gençlere kitap veriyoruz

İsmi bize mahfuz bir ağabeyimiz fuar evvelinde bizi arayarak ziyaret edeceğini ve Risale-i Nur’dan hediye kitaplar getireceğini söyledi. Getirdiği kitapların hususan gençlere iletilmesi temennimizdi. Risale-i Nur ile alakalı ancak alamayan geçleri takip etmeye başladık. Tespit ettiğimiz gençlere kitapların mahiyetini de izah ederek hediye vermeye başladık. Bu kitapları verdiğimiz gençlerin simalarındaki tebessüm unutulacak gibi değildi. Hele bir gencimizin “Hocam size söz veriyorum, bu kitabı okuyacağım.” demesi samimiyetinin ispatıydı. İnanıyoruz ki bu insanlar kitapları okuduğunda Rabbimiz tesirini halk edecek ve ileride yönünü ve yüzünü Risale-i Nur’a çevirecek.

Bediüzzaman’ın resmi…

Seneler önce bu konuda dinlediğim bir hatırayı paylaşmak istiyorum. Bir yakınım tanıştığı manav bir kardeşe Yeni Asya Gazetesi’nden bahsediyor. Devam eden günlerde kendisine gazeteyi ulaştırıyor ve bir süre sonra da biz kendisi ile tanışıyoruz. Bire bir sohbetlerimiz sonrası Risale-i Nur ile tanışıyor. Neticede halen Risale-i Nur sohbetlerine devam ediliyor. Bu kardeşimiz seneler evvelinde genç iken bir gazetecide Vahdet isminde İslâmî bir dergi görüyor. Dergi o sayısında Bediüzzaman’ın resmini basmış. O resim kardeşimizin nazarını celb ediyor ve dergi alınıyor. Demek bu kalbî niyet ve fiilî duruş seneler sonraki Yeni Asya ve Risale-i Nur’a mukaddeme olmuş diyebiliriz.

Bizler de kitap fuarında alınan ve hediye edilen her bir kitabın o insanların Risale-i Nur’a ulaşmalarına bir vesile ve mukaddeme olmasını Rabb-i Rahim’den niyaz ediyoruz.

Fuar ve Çizgilerle Bediüzzaman

Bu seneki kitap fuarında unutulmaz hatıralar ve hikâyeler dinledik. Bir hanım kardeşimiz standımıza yaklaştı ve yanında bulunan arkadaşı ile kitapları incelemeye başladı. Arkadaşına seçtikleri kitapları aldılar. Kendisi yeni İlâhiyatı bitirmiş. Çizgilerle Bediüzzaman setini görünce heyecanla “Ben bu seti internette gördüm, çok beğendim” dedi. Almak istediğini söyledi. İndirimi daha fazla yaparak kitapları kendisine verdik. Ayrıca hediye dergi ve kitaplar da ekledik. Elinde babasına ait kart olduğunu, ona çekim yaptıracağını söyledi. Tamam dedik ve çekim yaparken kart hata verdi. Bir türlü çekim yapamadık. Kart limiti yetersiz olarak görünüyordu. Kızımız mahcup oldu, kendisine kitapları alıp götürmesini, pazar gününe kadar burada olduğumuzu ifade ettiysek de kabul etmedi. Arkadaşı ile standtan ayrıldı. Baktık, kendisine hediye olarak hazırladığımız poşeti de bırakmış, öyle ayrılmış. Peşinden koşarak kendisini bulduk ve hediye kitapları unutmuşsunuz dedik. Ben alışveriş yapmadım, kabul edemem dedi. Kendisine standımıza gelenlere biz hediye veriyoruz, alışveriş yapması gerekmiyor dedik. Yine de kabul edemem dedi. Bu sefer tâ Ankara’dan sizlere verilmesi için bir ağabeyimiz bu kitapları buraya kadar getirdi, onun adına ve hayrına veriyoruz deyince poşeti kabul etti. Aynı gün kısa süre sonra kızımız tekrar standdımıza geri geldi. Babasını aradığını, kartın limitini artırdığını söyledi. Biz de sevindik ve kitapları verip kart çekimini yaparken kart tekrar yetersiz bakiye hatası verdi. Hay Allah, yine mi hata verdi dedi ve mahcup bir vaziyette elindeki poşeti tekrar bıraktı. Kendisine bu sefer kitapları alıp götürmesini, bizim hediyemiz olarak kabul etmesini ısrarla teklif ettiğimiz halde alamam dedi. Öyleyse Pazar gününe kadar gelir ödersiniz dedik, yine de olmaz deyip ayrıldı. Üzüldük! Bediüzzaman’ın hayatını şevkle okuyacak bir insana kitapları verememiştik. Bu vaziyet bizleri etkiledi. Fuarın diğer günlerinde bu hanım kızımızı beklemeye başladık. Pazar günü olmuş ve öğlen sonuna zaman ulaşmış, kızımız halen gelmemişti. Yine de bir ümit, daha zaman var derken hanım kızımız tebessüm eden simasıyla standımıza geldi. Hepimiz sevindik. Kitapları aldı ve bu sefer kart çekimi de problemsiz neticelendi. Hanım kızımız da kısa bir sohbetten sonra ayrıldı. Rabbim okuyacağı Çizgilerle Bediüzzaman seti sonrası bütün Külliyatı okumayı kendisine nasip etsin. Âmîn!

“Siz kazandınız, onlar kaybetti!”

Yeni Asya Standı’na hususi ‘Yeni Asya’ için gelenler oldu. Bir kısmı teşekkür etmek, bir kısmı dua etmek, bir kısmı da hasbihâl etmek için gelmişti. “Taş yerinde ağırdır.” diye bir söz var. Yeni Asya tam zamanında haksızlıklara karşı net tavır aldığı için insanların nazar-ı dikkatini çekmişti. Hâlbuki Yeni Asya bu duruşunu hakkın hatırı için yaptı. Karşılık beklemeden, sırf rıza-i İlâhi için davrandı.  Halklarda makes bulmasını Rabbimizin tesiri olarak kabul etti. Elbette ifrat ve tefrit duruşlar Risale-i Nur’un ruh-u aslisine muvafık değildi. Adale-i mahza gereği zulme ve haksızlığa uğrayanların kimliğine ve fikrine bakılmaz prensibi Yeni Asya için vaz geçilmez bir hakikatti. Birilerinin kınaması ve kızması bu hakikati değiştiremezdi. Yeni Asya şahs-ı mânevîsinin bu duruşunu tarih yazacak ve alkışlayacak inşâallah.

Meseleye şahsi değil, şahs-ı mânevî olarak bakılmalı. Bu hizmette şahıslar hizmetin önüne geçmemeli. Kusurlar şahsıların, bütün güzellikler şahs-ı mânevînindir. Şahs-ı mânevînin hukuku ehemmiyetlidir. Yeni Asya’nın duruşu ve hakperestliğini de şahs-ı mânevî yüklenmeli. Doğrusu da budur. Bu noktayı nazara sunacak bir hasbihali paylaşmak istiyorum.

Fuarın son günlerine doğru bir ziyaretçi geldi. “Siz kazandınız, onlar kaybetti!” dedi. Hem de yüksek ve vakur bir ses tonuyla. Bir anda nazarlarımız bu sese doğru dönüverdi. Farklı bir yayınevinin satandına uğrayıp oradan buraya geldiğini ifade etti. Onlara “Yeni Asya kazandı, siz kaybettiniz!” dedim dedi. Dadaş memleketinden olan bu beyefendi başladı anlatmaya. Uzun uzun Risale-i Nur ve Yeni Asya ile tanışmasını anlattı. Anlattıklarından samimiyeti ahval ve etvarından belli oluyordu. Yeni Asya zor zamanların sesi ve soluğu oldu dedi. Haksızlığa karşı duruşu takdire şayan diye devam etti. Bediüzzaman’ınEhl-i Beyt ile ilgili görüş ve düşünceleri sordu. Epey anlattık. Çok dikkatini çekti ve bunları kitaplaştıramaz mısınız, okuyup istifade etsek diye teklifte bulundu. Kendisine Risale-i Nur Külliyatı’ndan Alevilik ve Ehl-i Beyt Risalesi olduğunu ancak baskısının bittiğini söyledik. Ayrıca “Bir Başka Açıdan Alevilik” adlı kitabı da adres gösterdik. Bu kitapların baskısı elimizde olmadığı için takdim edemedik. Demek bu tür kitaplara ihtiyaç var. Yayınevi yetkililerine bu tür baskısı bitmiş kitapları tekrar basmaları için çağrıda bulunalım.

ÇARŞAMBA KİTAP FUARLARI

Bir Kitap Fuarı’nın Ardından…

Kitap fuarları, kitapların tanıtımı ve ilânâtı için çok münbit bir zemin konumunda oluyor. Okuyucular her çeşit kitaba ulaşma imkânına kavuşabiliyor. Bir nevi kitaplar okuyucunun nazar-ı dikkatine kendilerini arz-ı endam ediyorlar. Mânevî olarak okuyucularla hasbihâl edip okunmak istediklerini haykırıyorlar. Hele kitap standlarının önünden geçen ziyaretçilere görsellikleriyle kendilerini tanıtmaları var ki… Ziyaretçiler dayanamayıp kitapların kapağındaki cazibeye kapılarak bir hamle ile o kitabı ellerine alıp inceleme gereği duyuyorlar. Kitabın içersinde kısa bir gezinti ile mahiyetini anlamaya çalışıyorlar. Kısa bir sessizlik ve sonrasında ya o kitap alınıyor ya da kitap için bir hüzün başlıyor! İşte böyle bir kitap fuarında bir hafta çok güzel ve ilginç hadiseler yaşadık. İkincisi düzenlenen Çarşamba Kitap Fuarı’ndan bahsediyoruz.

Çarşamba Kitap Fuarı’na bizler de Yeni Asya Neşriyat olarak katılmak istedik ve zamanını geçirmemize rağmen kısa bir telefon trafiği ve irtibatla fuara dâhil olmuş olduk. Hatta çok ilginç tevafuklar ve inâyetler de yaşadık. “Evet, velâyetin kerameti olduğu gibi, niyet-i hâlisanın dahi kerameti vardır. Samimiyetin dahi kerameti vardır. Bahusus, lillâh için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimî tesanüdün çok kerametleri olabilir. Hattâ şöyle bir cemaatin şahs-ı mânevîsi bir veliyy-i kâmil hükmüne geçebilir, inâyâta mazhar olur.[10]” Aynen bu sırları bizler de bizzat yaşama bahtiyarlığına erdik kanaatindeyiz. Çok öncelerden ayarlanan ve bütün alt yapısı hazırlanan fuara bizler iki gün kala başvurmuş ve kısa bir görüşme neticesinde tamam, sizlere de stand açıyoruz sözünü aldık. Standlar belli olduğunda ise hem de maddî bir talep olmadan fuarın hemen girişinde sağdan birinci stand Yeni Asya Neşriyat’a ayrılmıştı. Böyle bir neticeyi ancak inâyet-i Rabbaniye ve Üstadımızın mânevî tasarrufu ile ifade edebilirdik. Bizler de “Üstâd burayı beğenmiş ve buraya oturarak yerini almış.” tespitini yapma gereği duyduk.

Kitap Fuarı bir hafta sürdü

Çarşamba Kitap Fuarı 3–11 Mayıs tarihleri arasında açık kaldı. Bizler çok sınırlı sayıda kitap sayısı ile fuara katıldığımız halde standımız hemen girişte olduğu için daha çok dikkat çekiyordu. Bu süreyi iyi kullanmalıydık ve Risâle-i Nurlar ile Üstadımızı ziyaretçilerin nazar-ı dikkatlerine sunmalıydık. Hemen standımızın duvarlarını Üstad ve Risâle-i Nur resimleri ve afişlerle süsledik. Standın en önüne ise Risâle-i Nurları dizdik. Özellikle Küçük Boy Risâleleri fiyatının da cazibesi nedeniyle dikkatlere sunmak istiyorduk. Gelen ziyaretçilere daha çok Risâle-i Nur’un mahiyeti ve Üstad’ın şahsiyet-i mânevîsini anlatıyorduk. 1 TL olan Küçük Risâlelere rağbet çok fazla oldu. Özellikle gençler ve talebeler bol miktarda bu risalelerden aldılar. Zaman zaman da düğün vb etkinlikler için fazla miktarda Cep Boy Risâleler alındı. Bizler beklemediğimiz bir rağbeti ve neticeyi yaşadık. Risâle-i Nur Anadolu’ya kök saldı diyen Üstâdımızın müjdesinin tahakkukunu yaşıyorduk. “Bu zamanda Nûrlarla hizmet-i îmâniye, her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celb etmekle olur.”[11] hakikatinin sevincini yaşıyorduk.

Ziyaretçilerle yaşadığımız hatıralar…

Bir haftalık süre içersinde zamanımızın büyük bir kısmını Kitap Fuarı’nda geçirdik. Diğer kardeşlerimizle münâvebeli olarak değişiyorduk. Bu süre içersinde ilginç hadiseler de yaşamış olduk. Bir gün iki tane gencin hızla standımıza doğru geldiğini gördük. Yeni Asya ismini görünce “Hah işte, burada vardır!” dediklerini işittik. “Hoş geldiniz, ne istiyorsunuz?” Dedik. “Gençlik Rehberi var mı?” dediler. Evet, var dedik. Acilen bir tane lâzım deyip alıp uzaklaştılar. Bu gençler Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yabancı Dil bölümünde okuyorlarmış. Sureten baksanız kesinlikle Risâle-i Nurlarla alâkâlı olmadıklarını düşünürsünüz. Demek ki Risâle-i Nur onların siretlerine öyle te’sîr ettirilmiş ki en muhtaç oldukları eser olan Gençlik Rehberi’ni alıp gittiler. Tebrikler gençlere…

Yine bir gün ortaokul seviyesinde bir gencimiz geldi. Yanında annesi de vardı. “Ben 24 altın alıp yolda harcayan hikâyeyi arıyorum!” dedi. Kendisine Küçük Sözler’i verdik. Biraz araştırdı ve bu değil dedi. Elinden kitabı alıp Dördüncü Sözü bulup okutunca “Tamam işte, buldum! Aradığım kitap buydu anne!” Dedi. Hem gencimiz sevinmiş hem de bizler sevinmiştik. O gencimizin sevinci bizleri de duygulandırdı. İşte muhtaç olan çocukların ruhlarında Risâle-i Nur’un göstermiş olduğu tesir buydu. Üstad Hazretleri dururken “Risale-i Nur’un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta, mâsum çocuklardır.[12]” Demiyor.

Yine bir hanım ziyaretçimizin Risâle-i Nurlar ilgisini çekti. Biraz inceledikten sonra “Bunların anlaşılması zor, sadeleştirilmişi yok mu?” dedi. Malum sadeleştirme hâdisesi tesirini bir kısım insanlarda böyle göstermişti. Risâle-i Nurları masum çocuklar bile anlarken, kendisi eczacı olan hanım ziyaretçimiz anlaşılmadığını söylüyordu. Kendisine lisân-ı münâsiple bu mes’eleyi izah etmeliydik. Risâle-i Nur’un içinde kendi lügatçesi olduğunu söyledik. Risâle-i Nur, kendi kendini izah ve şerh eder dedik. Bizim anlamadığımız dediğimiz kuvve-i mütefekkire olduğunu, akıldan başka insanda başka kuvve ve hasselerin bulunduğunu, Risâle-i Nur’un akıldan başka kalb, ruh, vicdan, sır ve hakeza bütün letâife sirayet ettiğinden bahsettik. Onun için de Risâle-i Nurların direk okunmasının daha tesirli olduğunu ve direk me’hazdaki kudsiyetten dersin alındığından bahsettik. Ayrıca kendisine şöyle bir misal verdik: Sizler çok güzel bir çorba yapsanız ve bu çorba tam kıvamında ve lezzetinde olsa, her tadan bu lezzetten çok memnun olduğunu ifade etse, sonra da birileri sizin çorbanıza su katsa, fazla tuz katsa ve kıvamını-lezzetini bozsa siz o çorbanın yine kendinize aid olduğunu söyler misiniz? Yoksa sizin adınıza tescillenen ve rüşdünü isbat eden o çorbanın hukukunu muhafaza edip tahrif edenlerden hakkınızı aramaz mısınız? Elbette ki hanım ziyaretçimiz bizleri dinledi ve birkaç kitap aldı. Verdiği paranın üstünü de kalsın dedi. Bizler “Hayır olamaz, sizler eczacısınız şu Hastalar Risâlesi’nden paranız kadar kitap alınız ve eczaneye gelen hastalara verisiniz.” dedik. Öyle mi yapalım dedi ve verdiği para kadar Risâle aldı.

Bunun gibi birçok hatıra yaşadık. Uzun olmaması için şimdilik yeterli buluyoruz. İnşâallah gelecek seneki Kitap Fuarı’na daha fazla kitap çeşidi ve farklı faaliyetlerle katılmak dileğiyle emeği geçen herkesten Allah razı olsun diyoruz…

7. Çarşamba Kitap fuarı sona erdi…

Kitap, insan ruhunun inkişaf ve inbisatına hizmet ediyor. Okumak insanın mânevi gıdasıdır. Ancak neyi okuduğumuz önemli! İnsan sadece basılı bir kitabı değil; kâinatı, mahlûkatı yaratılan bütün mevcudatı esma tecellileri olarak okursa bu okuyuş tefekkürî bir okuyuş ve mana-i harfi ile okumak olur. Çarşamba ilçemiz şahsım adına çeyrek asır öğretmenlik mesleğimin icra edildiği bir belde ve Risale-i Nur hakikatlerini tanımama vesile olan mekândır. Çok hatıraların, dostlukların ve kardeşlik münasebetimizin yoğun olduğu bir yerdir. Böyle bir mahalde kitap fuarı açılacağı haberini alınca elbette heyecanlandık. Çünkü hizmetten kardeşlerimiz, mesleğim icabı meslektaşlarım, talebelerim, velilerim ve esnaf tanıdıklarım, bürokrasideki arkadaşlarım ile tekrar hemhal olacağız, görüşeceğiz ve kucaklaşacağız. Bu vaziyet şahsım adına ayrı bir güzelliği taşıyordu.

Çarşamba ilçemizde 2004-2019 yıllarında üç dönem belediye başkanlığı yapan, sonra ara vermek durumunda kalan ve Bağımsız aday olarak girdiği 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri’nde Çarşamba Belediye Başkanı seçilen çok kıymetli Hüseyin Dündar başkanımıza bu vesileyle tebrik etmekle başlıyorum. Böyle kültür hizmetlerine önceki dönemlerinde de önem veren ve bu dönemde tekrar 7. Çarşamba Kitap Fuarı olarak kültürel faaliyetlere devam eden Hüseyin Dündar başkanımızı tebrik ediyoruz, kendisine teşekkür ediyoruz. Bizzat bizlerle hasbihal etmesini, standımıza gelip bizleri ziyaret etmesi ayrı bir güzellikti. Şimdi Hac farizası için mübarek beldelerde bulunan başkanımızı inşâallah makamında ziyaret edeceğiz. Rabbim haccını kabul ve makbul eylesin. Bu vesileyle fuar organizasyonunda vazife alan çok kıymetli öğretmen, belediye kurum başkanları ve diğer katkısı olanlara da ayrıca teşekkür ediyoruz.

7. Çarşamba Kitap fuarı 19-27 Mayıs 2025 tarihleri arasında icra edildi. Çok sayıda yayın evinin katılmış olduğu fuara bizler de Yeni Asya Neşriyat olarak iştirak ettik. Standımız görsel zenginliği ile Bediüzzaman ve Risale-i Nur afişleriyle, diğer kitaplarımızın tanıtım resimleriye belki de fuarın en fazla ilgi çeken standıydı diyebiliriz. Standımız Kur’ân-ı Kerim, mealler, Risale-i Nur ve farklı muhteviyatlı kitaplarıyla zengin bir kitap sergisi durumundaydı.

Çarşambalı kitapseverler standımızı ziyaret ettiler. Birçoğuyla ayrı bir hukukumuz olduğu için sohbetler ettik. Velilerimiz ve talebelerimiz bizleri ziyaret ettiler.  Öğretmen arkadaşlarımız bizlerle hasbihal ettiler. Bu yönüyle şahsım adına çok feyizli bir fuar geçirmiş olduk. Fuarımıza iştirak eden Selâhattin Yaşar(İslâm Yaşar) ağabey de üç gün bizlerle beraber oldu. Yazarımıza da teşekkür ediyoruz. İmza ve feyizli sohbet programları istifadeye medar oldu.

Fuarların, insanlar ile iletişimin en etkili olduğu ve birebir birçok meselenin mütalâa ve müzâkere edildiği zeminler olduğunu düşünüyoruz. Hususan Risale-i Nur’un ve Bediüzzaman Said Nursi’nin tanınması noktasında çok etkili bir faaliyet. Bizler Neşriyat olarak ilânatımızı yapmak için bütün sebeplere yapıştık, neticesini Rabbimiz halk eylesin inşâallah.

Burada Yeni Asya Neşriyat birimine de bazı tekliflerimiz olacak. Fuarlarda başta Kur’ân-ı Kerim, Risale-i Nurlar, Peygamberimizin hayatı, gençlik, âile, çocuk kitapları gibi kitaplar talep ediliyor. Aileler evlatlarından bîrzar duruma gelmiş, bir çıkış yolu arıyor. Onların âlemine hitap edebilecek kitaplara acilen ihtiyaç var. Bu konuda deizm, ateizm ve dünyevileşme hastalıklarını izale edecek kitaplara acilen ihtiyaç var. Peygamber Efendimizin(asm) hayatını çocukların seviyesine anlatacak seri kitaplara ihtiyaç olduğunu anlıyoruz. Duâ kitaplarını, tefekkür kitaplarını ve insanın kendiyle barışık olmasına yönelik kitap talepleri de dikkatimizi çekti. İçtimâi kitaplar çok fazla rağbet görmüyor, bu kitapların okuyucuya ulaştırılması için indirimli paketler halinde sunulması bir çözüm olabilir diye düşünüyoruz.

Burada Çarşamba Yeni Asya okuyucularına özellikle teşekkür etmek istiyoruz. Bizlere vermiş oldukları maddî ve mânevi destek ve misafirperverlikleri takdire şayandı. Allah hepsinden razı olsun.

“Gayemiz vatan sattığını bir mektep yapmak” parolasıyla çıktığımız bu yolda Rabbim bizleri nice fuarlara ulaştırsın. Böylece insanlarımızın âlemine Kur’ân hakikatlerini ulaştırmış olalım. Fuarlar bu cihetle çok önemli bir vesile. Fuarların planlaması, altyapısı ve daha etkili hale getirilmesi için ayrıca görüşmeler yapıp çözüm yolları bulunması gerektiğini de iletmek istiyoruz.

Kitap fuarları ve hediye kitaplar

Kitap fuarları kitapseverlerle buluşmanın en tesirli olduğu yerlerdir. Çünkü insanlar senin standına geliyor, böylece tanıtım ve ilânât noktasında insanlarla en yakın olunan yerler kitap fuarları oluyor. Bu vesile ile Çarşamba kitap fuarında yaşadığımız birkaç hâdiseyi kayıtlara geçirmek istiyoruz. Kitap fuarının açılması ile birlikte kitapseverler standımızı ziyaret etmeye başladılar. Her fuarda yaşadığımız gibi muhtaç gönüller Kur’ân hakikatlerinin cezbiyle standımızı ziyaret ediyorlar. Bütün alâkaları kırmızı kitaplar olan Risale-i Nurlara müteveccih oluyor. Onlarla Risale-i Nurlar üzerine sohbetler yapıyoruz. Bir çoğu “Risale-i Nur’u biliyoruz, sohbetlere katıldık, kitapları okuduk ancak devam edemedik” diyorlar. Bu vaziyet bizim için son derece memnuniyet verici oluyor. Demek maya tutmuş.

Son senelerde yaşanan içtimâi hâdiseler ne yazık ki insanlarımızı Risale-i Nur mekânlarından uzak tutmaya sebep olmuş. Bunu bizzat ziyaretçilerin hâlinden anlıyoruz. Ancak “Millet uyanmış; mugalâta ve cerbeze ile iğfal olunsa da devam etmeyecektir. Hakîkat telâkki olunan hayâlin ömrü kısadır. Feveran eden efkâr-ı umûmiye ile o aldatmalar ve mugalâtalar dağılacaktır ve hakîkat meydana çıkacaktır, inşâallah..“[13] Böylece “Risale-i Nur, dikkatle okuyan kimseye öyle bir fikrî, rûhî, kalbî intibah ve uyanıklık veriyor ki, bütün böyle aldatmalar, bizi Risale-i Nur’a şiddetle sevk ve teşvik ve o dessas münâfıkların maksatlarının tam aksine olarak bir tesir ve bir netice hâsıl ediyor.”[14] Zaman müfessiri kaydını izhar ediyor ve insanlar tekrar fıtratlarının gereği olan hakîkate müştak ve müteveccih olarak bu eserlerle hemhâl olmaya ve okumaya iştiyak duyduklarını ifade ediyorlar. Şunu da ifade edebiliriz ki Risale-i Nur Anadolu’ya kök salmış, onu hiçbir kuvvet Anadolu’nun sinesinden çıkarıp atamaz!

Ankara’dan Küçük Sözler geliyor

Ankara Cebeci’de ikâmet eden aslen Vanlı ve Samsun mezunu Ömer kardeşimiz fuarın ilk günlerinde bizi arayarak “Ağabey sizlere 1000 adet Küçük Sözler göndereceğiz, fuarda muhtaç olanlara verebilirsiniz” demesi bizlere çok memnun ve mesrur etti. Âcilen kitaplar otobüse verildi ve teslim aldık. İkinci gün itibarıyla muhtaç olup standımıza gelenlere, kitap alanlara, uygun gördüğümüz gençlere, talebelere, hanımlara, kızlara ve çocuklara Küçük Sözler’i hediye ettik. Bir gün bir öğretmen arkadaş standımızı ziyaret etti. Kendisi Risale-i Nurları bilen, okuyan ve sohbetlere katılan bir kardeşimizmiş. Okulda derse girdiğinde bir kız talebenin elinde Küçük Sözler’i okurken görüyor ve bunu nereden aldığını soruyor. Kızımız da kitap fuarında bana hediye ettiler diyor. Öğretmen kardeşimiz bir gün sonra kalkıp standımıza geliyor, kendisiyle tanışıp sohbet ediyoruz. ‘Çizgilerle Bediüzzaman’ kitaplarını alıyor. Böylece Küçük Sözler’in bir kızımızla buluşarak sonraki yaşanan hadiseyi öğrenmiş oluyoruz.

Hediye kitaplar…

Bu vesile ile hediye kitap konusuna da kısaca temas etmek gerekiyor. Elbette sıradan el ilânı dağıtır gibi Risale dağıtılmasının uygun olmadığını düşünüyoruz. Bizler standımıza gelen Risale-i Nur ve diğer kitaplarımızdan alan ziyaretçilere bir de hediyemiz olduğunu söylediğimizde gözleri ışıl ışıl oluyor, memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Yine standımızı ziyaret eden gençler, hanımlar ve diğer insanlar kitapları inceliyorlar, fiyatlarını soruyorlar. Alma temayülü olmadığı zaman bizler onları boş göndermiyoruz, Küçük Sözler’i kendilerine hediye ediyoruz. Onların o mütebessim çehreleri ve memnuniyet fiilleri ise o kitapları okuyacakları kanaatini bizlere veriyor. Bazen talebelere hediye ettiğimiz Küçük Sözler’i, okumak şartıyla size kitap hediye edeceğiz diyoruz, memnuniyetle okuyacağız sözü veriyorlar. Diyeceğimiz odur ki; bizler Risale-i Nurları okuyabilecek muhtaç olanlara, istidadı ve kabiliyeti yakın olan insanlara kitapları hediye etmeyi doğru buluyoruz. Bunun dışında sıradan bir Risale dağıtımının çok uygun olmayacağı kanaatimizi de söylemek isteriz. Bu tür fuar ve faaliyetlerde Risale-i Nur hediye edilirken bu noktalara dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Ayrıca fuarlarda binlerce insana bu vesileyle Risale-i Nur’u ulaştırmış ve onların âlemine Risale-i Nur hakikatlerinden birçok mananın düşmesine ve çekirdek olmasına vesile olabiliriz. Bu tür faaliyetleri geliştirmeli ve vatan sathını bir mektep yapma parolası ile çıktığımız bu yolda hediye kitap cihetini de ihmâl etmemek gerekir diye düşünüyoruz.

Birkaç hatıra…

Bir hanım kardeşimiz standımıza gelip bütün diğer stantları göstererek “Hiçbirisine itimad etmiyorum. Sadece Yeni Asya’ya güveniyorum” demesi takdire şayandı. Kendisine niçin böyle düşünüyorsunuz? dediğimizde; Yeni Asya’nın dik duruşuna, hak ve hakîkate taraftar oluşuna dikkat çekiyordu. Başka bir ziyaretçimiz Risale-i Nur’dan noksan kitapları tamamlayacağını ifade ederek tekrar Risale-i Nur okumaya yeniden başlayacağını söylüyor. Biz de kendisine yardımcı oluyoruz. Genç kızların ve erkeklerin Risale-i Nurları görünce “Aaa…! Burada Risale-i Nurlar varmış, biz bu kitapları biliyoruz” demeleri câlib-i dikkatti. Yine bir esnaf hanım Risale-i Nur’dan bazı kitapları alarak sohbetlere katılmak istemesi ve kendisine iletişim numarası vermemiz de dikkate değer bir hadiseydi. Külliyatı temin etmek için fiyat soranlar, Bediüzzaman afişi altında resim çektirmek isteyenler, standımıza gelip saatlerce bizlerle Risale-i Nurlar üzerine sohbet edenler, daha önce sohbetlere katılıp tekrar bizlerle muhabbet edip önceki hatıraları yâd edenler… Hepsini bu kitap fuarında doya doya yaşadık, elhamdülillâh!

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1]Afyon Hapis Mektupları

[2] Barla Lahikası, s.527

[3] Emirdağ Lahikası-II, s.756

[4] Emirdağ Lahikası-I(G.M.)

[5] Kastamonu Lahikası

[6]Lem’alar, s.581

[7] ESDE(Sünuhat) s.464

[8] Emirdağ Lahikası-I, s.

[9] Age, s.

[10] Mektubat, 2005, s:632

[11] Lem’alar,2005,s:581

[12] Emirdağ Lâhikası-I,2006,s:86

[13] ESDE(Divan-ı Harb-i Örfî), s.136, Y.A.N.İstanbul 2020

[14] Tarihçe-i Hayat, s.707, Y.A.N.İstanbul 2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir