Mezhepler ve Faklılkları Nedir?

Soru: Mezhepler arasında farklılıklar olduğunu biliyorum. İbadet olarak bu farklılıklarla ilgili olarak doğru ya da yanlış olarak bir ayırım var mı ya da doğruya en yakın olan bir mezhep söylenebilir mi?

Öncelikle şunu ifâde etmek gerekir. Mezhepler İslâmiyet’in açık hükümlerindeki görüş ayrılığı değildir. Teferruattaki ve uygulamalardaki anlayışlardan kaynaklanan içtihatlardır.

İslâm’ın içtihat edilmeyen kısmı yüzde doksanıdır.Bu kısım elmas birer sütundur ve bu yüzde doksanda ittifak vardır. Diğer yüzde on kısım ise altın değerinde olan uygulamalar ve teferruat dediğimiz ayrıntılardır ki işte bu yüzde on kısımda farklı içtihatlar ve görüşler ve de uygulamalar olmuştur. Bu bir kolaylık ve rahmettir.

Şöyle düşünebiliriz. Biliyoruz ki İslâmiyet beşeriyetin son dnidir ve hükümleri bütün insanlığadır.

Dünyanın çeşitli coğrafî, iklimsel, kültürel, ekonomik, eğitim vb. gibi farklı özellikleri vardır ve insanların seviyeleri ve yaşayış şartları farklı farklıdır. İşte bu farklılıklara uygun olarak İslâmiyet farklı mezheplerle her seviyeden ve farklı kültürel ve coğrafî özellikte yaşayan insanlara ve toplumlara İslâmiyet’i yaşayabileceği kolaylığı o bahsettiğimiz uygulamaya yönelik ayrıntı kısmı olan yüzde on kısmının mezhep imamlarının anlayışları ve görüşleri doğrultusunda kolaylaşmıştır.

Böylece İslâmiyet’in sadece bir topluma has olmadığı ve bütün insanlığa şamil olması ciheti anlaşılmış olmalıdır.

Öyleyse hak birdir. Nasıl olur da hak dört adet olur diye bir soru akla gelebilir. Yani her mezhep nasıl hak olabilir?

Bu soruyu bir temsil ile izah edelim. Biliyoruz ki su haktır. Ancak dört farklı şart altında bulunan dört insana hak olan su değişik hükümler alabilir.

1.Mesela su ameliyat olan bir hastaya haramdır, içemez içerse zarardır.

2.Böbrek hastası olan kişinin çok su içmezi ona farzdır ve zaruridir.

3.Bazı insanlara ise su zararsızdır ve ona mubahtır.

4.İnsanın yaşaması için gerekli olan su içmesi vaciptir çünkü içmeyi terk etmesi ileriye yönelik ona zarar olabilir.

İşte görüyoruz ki dört farklı mi’zaç ve şartlara hâîz insanda su dört farklı hüküm almıştır.

İşte İslâmiyet’te insanların farklı mizaçları, eğitim, kültürel, ekonomik, coğrafî ve iklimsel şartlarına göre uygulamada farklılıklar olmuştur ve bu farklılıklar rahmettir ve kolaylıktır. O zaman demek oluyor ki mezheplerin var olması çok hikmetlidir ve gereklidir. Ne zaman beşeriyet yani insanlık her türlü şartlarda aynı seviyeye gelir ve aynı şartlarda yaşamaya başlarsa mezhepler de birleştirebilir. Yoksa mezheplerin bu şartlarda birleştirilmesi dinde bir zorluk olur ve “Din kolaylıktır, dinde zorluk yoktur.” Ayetlerine bu durum ters olur.

O zaman şöyle düşünelim. Her hak mezhep doğrudur. Herkes kendi şartlarına uygun olan bir mezheple amel eder ve birini diğerinden daha doğru olarak görmez ve görmemelidir. Çünkü bütün hak mezhep imamları sırf Allah rızasını esas almak üzere içtihat etmiş yaptığı içtihadını da Kur’an’a veya Peygamberimizin(asm) bir uygulamasına dayandırmıştır.

Mesela: Peygamberimiz abdestli iken alnı kanamış ve bunu gören Hz.Aîşe validemiz kalkmış eli ile peygamberimizin alnındaki kanı silmiştir. Bu olaydan sonra Efendimiz(asm) hikmetini söylemeden abdestini tazelemiştir. İşte bu olay karşısında iki mezhep imamı iki ayrı görüş ileri sürmüştür. Birisi demiş kan aktığı için abdestini tazeledi, diğeri demiş kadın eli değdiği için tazeledi. İşte bu uygulamadaki anlayışın ikisinin de hak olma ihtimali yüksektir. İçtihad imamları ise Allah rızası için içtihat ettikleri için bu içtihat haktır çünkü böyle bir olayı peygamberimizin yaşadığı vakîdir.

Bu olayın sosyal hayata bakan hikmetleri ise ibretliktir. Şafii mezhebine tabi olanlar çöllerde ve kırlarda yaşarlar bedevî ve kadınlara karşı su-i istimâl edebilirler ve abdest almak için su bulamazlar. Onun için onların kulağına İslâmiyet bu uygulama ile ihtâr eder ki kadına yani harama fazla yaklaşma ve ne kadar kan aksa da abdestin bozulmaz çünkü su bulmakta zorluk vardır. Bu cihetle onların sosyal hayatını İslâmiyet hem kolaylaştırmış hem de onları harama çabuk girmekten alıkoymuş olur.

Hanefî mezhebi ise dahâ çok şehirli ve medenî insanların tabi olduğu bir mezheptir. Onlarda ise su bulma problemi olmaz ve az bir kan abdesti bozar. Ancak onlarda şehirlerde ve kalabalıklarda yaşadıkları için kalabalık toplumlarda kadına dokunmamak zor olduğu için ve onlar daha medenî olup su-i istimal yapamaz ve kadına dokunmakla abdest bozulmaz.

İşte yukarıya aldığımız açıklamalardan da anlaşıldığı gibi mezheplerin her bir uygulamasında hikmetler vardır ve bu hikmetlerin mutlaka ilk uygulamaları peygamberimizinhayatında ve yaşayışında vardır. Ancak bu uygulamaların neticeleri zorluk değil kolaylık olarak topluma yansımıştır. Mezheplerin farklılıklarını ve hepsinin hak olduklarını bu örnekleri düşünerek anlayabiliriz ve diğer farklılıkları da hikmetleri vardır diye kabul ederiz ve vehme düşmeden bize en uygun olan ve bizim hayatımızı kolaylaştıran birisi ile amel ederiz.

Bâkî ÇİMİÇ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir