Nur Talebeleri’nin hizmet mefkûresi

Nur Talebeleri’nin hizmet mefkûresi

 “Meziyetin varsa hafa türâbında kalsın; tâ neşvünema bulsun.”(Lemaat)

Bu hizmet-i Kur’âniye ve imâniyede gizli kahramanlar var. Onlar bilinmek ve görünmek istemezler. Anadolu’nun sinesinde saklı bir cevher gibi şahs-ı mânevî içinde mestur vaziyetteler. Çok konuşmazlar, ortaya atılmazlar. Onlar simalarından ve hallerinden bellidir. Onlar hizmetin lokomotifi veya taşıyıcı kolonlarıdır. Sadece hizmetin yükünü taşırlar. Hizmette en önde, ücrette en arkada olurlar. Bilindiği üzere nefs-i emmârenin muktezası külfet ve hizmet makamında nefsini unutmak, fakat ahz-ı ücret ve istifade-i huzuzat makamında nefsini düşünmek, şiddetle iltizam etmektir. Ancak hizmet kahramanları bu vaziyetin aksiyle hareket ederler. “Yani, nisyân-ı nefis içinde nisyan etmemek. Yani, huzuzat ve ihtirasatta unutmak; ve mevtte ve hizmette düşünmek…”[1]

Şu hikmet ve imtihan dünyasında kıymetli eşya hep saklı ve gizlidir. Elmas ve emsali mücevharât çok kıymetli, ancak kasa ve gizli yerlerde saklanır. Bu sırdan dolayıdır ki “Cenâb-ı Hakîm-i Mutlak, şu dâr-ı tecrübe ve meydan-ı imtihanda, çok mühim şeyleri, kesretli eşya içinde saklıyor.”[2] Aynen öyle de makbul velîsini insanlar içinde saklamış. Görünmek kabuktur, kışırdır, zevahirdir. Kemâlat ise hayattır, özdür. İhlâsı kazanmak kolay, muhafaza etmek zordur.

Nur talebesinin mefkûreleri

Bir nur talebesinde şu iki mefkûre hükmetmelidir: Mukavemet ve kayyumiyet mefkûresi.

*Mukavemet mefkûresi; ilim, Risâle-i Nur’un mütalâası, tefekkür, hizmet, züht ve takva, ittika(takvâ ile amel etmek) ile olur. Bu mukavemetin çeşitli göstergeleri vardır. Mesela bir Nur Talebesi yalnız kaldığı zaman hizmetini devam ettiriyorsa mukavimdir. “Kâinat yıkılsa ben yıkılmayacağım” ruhunu yaşamalıdır. Fakat çözülüyorsa mukavim değildir. “Çabuk yeise inkılâp eden hamiyet, hamiyet değildir.”[3] “Yeis, aczden gelir. Yeis, mâni-i herkemâldir. Hamiyet ise, şiddet-i mevânia karşı şiddetle metânet etmektir.”[4] Mukavemet ruhu bu cümlelerde saklıdır.

*Kayyumiyet mefkûresi; buranın hizmeti cemâatle kaim, cemâatle daimdir. Cemâat bu hizmetlerle meşgul olmazsa bu hizmet çatlar. Bu ahval, sırtını tam dâvâya vermektir. Dâvâda sadakatin zirvesidir. Kâinatın mukadderatı nur talebeleri ile alakâdardır. Mes’ulsün me’sul, indallah ve inderresul. “Sen yanmayacaksın, Ben yanmayacağım, o yanmayacak da, pekiyi, kim yanacak, kim aydınlatacak, kim koşacak, kim hizmet edecek!” Sen, ben, o,…hepimiz, cemâat olarak biz yükleneceğiz. Enaniyet buzunu havuza atan kazanacak. Elinde tutan kaybedecek. Hem de buhar olup kaybolacak. Yandıysak İslâm’ın derdine yandık, yorulduysak şahs-ı mânevî adına yorulduk, koştuysak hepimiz adına koştuk! Şahsî hesap yapan bu dâvâda kaybedecek. İntikal köprüsü olmak lâzım. Mazi ile müstakbel arasında hatt-ı muvasalayı temin eden bir köprüdür bu köprü. Nesl-i Âti’ye bu hizmeti taşımak elzemdir. Selef halefe bu intikal vazifesini bihakkın yapmış.

Hizmette köprü olmak…

Hulusi ağabey hizmete köprü olacak olan şu mühim tespitleri aktarmış. “Ben size bir şey söyleyeyim mi, bir sır vereyim mi? Nur talebesinde uhuvvet ruhu gelişmezse, o Nur Talebesi’nde marifet sırrı da gelişmiyor, açılmıyor. Çünkü uhuvvet, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsinin ruh-u mânevîsi hükmündedir. Uhuvvet, davanın kayyumu manasındadır. Uhuvvet ruhu çökünce, Risale-i Nurun şahs-ı mânevîsine de, alâkâdarlık noktasında gelen füyuzat artık gelmiyor. Risale-i Nur Talebesi risaleyi okuyor, malumatı artıyor, fakat marifeti, istikameti ve ihlâsı artmıyor.[5]

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1] Sözler, s.775

[2] Sözler, s.548

[3] ESDE(Münazarat), s.214

[4] ESDE(Münazarat), s.214

[5] https://www.yeniasya.com.tr/gundem/hulusi-agabeyden-nurculara-onemli-uyari_348296

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir