Akleden Kalb

“Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri-sağduyuları) kör olur.”[1] Yukarıdaki âyet akleden kalbi açıkça ifade ediyor. Bediüzzaman da “Nur-u akıl kalbden gelir.” “Ziya-yı kalbsiz olmaz nur-u fikir münevver.”[2] tespitini yapıyor.

Ruhun anlama aleti: Akıl…

Akıl bir âlettir. Ruhun anlama âletidir. Bıçağın kesme âleti, metrenin ölçme âleti olduğu gibi. Hakkın hitâbını fehm için, bir âlet, bir vasıtadır. Aynı zamanda akıl, düşünme, anlama, idrak etme kábiliyetine sahiptir. “Akıl öyle tılsımlı bir anahtar olur ki, şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar.”[1] Aklın, insanı hayvanlardan ayıran mümtaz bir meziyeti […]

Gabavet ve Cerbeze

Kuvve-i akliye‑i melekiye, nef’ ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz eder. İdrâk etmek ve tefekkür âleti olan kuvve-i akliye insana has tefekkür, eşyanın sebeplerini idrak etmek ve esmâ lisânı ile tanımak melekesidir. Kuvve-i akliyenin üç mertebesi vardır, vasat mertebesi hikmet ve istikametli olmak, terfit mertebesi gabavet, ifrat(aşırı) mertebesi ise cerbezedir.

Bediüzzaman’dan çocuk eğitimi

Bediüzzaman, çocuklar ile ilgili çok önemli tespitler aktarır. Mesela: “Çocukların tâlimi, ya cebirle, ya hevesâtlarını okşamakla olur.”[1] tespiti çocuk eğitimi için harika bir tespittir. Bediüzzaman’dan çocuk eğitimi ile ilgili net ifadeler bunlar. Asrımızın eğitimcileri ve pedagogları bu sözlere bigâne kalmamalıdır. Reçete hazır, tatbik etmek için Bediüzzaman’a kulak vermek yeterli diye düşünüyoruz.