Bediüzzaman Diyarbakır’da…

Bediüzzaman Diyarbakır’da… Bediüzzaman, Diyarbakır’a geldiğinde ilim ve mektep ehli ile toplantılar düzenler. Meşrûtiyet ve hürriyet konularını anlatır. Özellikle Van’da kurulmasını istediği Medresetü’z-Zehra hakkında geniş bilgi verir. Çünkü Şark’ta Medresetü’z-Zehra namında fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc ederek okutulacağı bir dârülfünunu mutazammın pek âli bir medrese tesisi Bediüzzaman’ın gaye-i hayâlidir. “Maksadını müphem bırakma, ne […]

Bediüzzaman, Hürriyet, İstibdat ve Meşrûtiyeti Ders Veriyor

Bediüzzaman, Hürriyet, İstibdat ve Meşrûtiyeti Ders Veriyor Bediüzzaman, Şark ziyaretlerinde hemen her yerde, hürriyet, meşrûtiyet ve istibdat ile ilgili sorulara muhatap olmuştur. Bu yönde sorulan sorulara verdiği cevaplarda genellikle, istibdat ile meşrûtiyetin birbirine zıt olan tanımlarını vererek başlıyor. Gayet muknî ve itminan edici verilen cevaplardan bazı aşiret efradı memnun kalırken, bazıları tekrar tekrar sorular sorarak […]

Bediüzzaman, Dağ ve Sahrayı Bir Medrese Yapıyor

Bediüzzaman, Dağ ve Sahrayı Bir Medrese Yapıyor Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatının inayet-i ilâhiye ve mânevî bir tasarruf altında olduğunu biliyoruz. Hem İstanbul’a ilk sevk edilmesi ve İstanbul’da yaşadığı hâdiselerin seyrinde, hem de İstanbul’dan vilayet-i Şarkiye’ye yapmış olduğu ilk rıhlette bu mânevî tasarruf ve vazîfenin izlerini görmek mümkündür. Bediüzzaman’ın İstanbul’da iki buçuk seneye yakın yaşadığı hadiseleri incelerken […]

Bediüzzaman Hoy Üzerinden Van’a Ulaşıyor

Bediüzzaman Hoy Üzerinden Van’a Ulaşıyor Bediüzzaman, Tiflis’ten sonra kısa yoldan Hoy’a gelir. Bu yolculuğunda, trenle İran’ın Hoy şehrine gidip, oradan da Van’a gelmiş olma ihtimali yüksek görülmektedir.[1] 1916 yılında Ruslara esir düştüğünde de Van üzerinden Hoy şehrine götürülmüş, daha sonra Tiflis’e, oradan da esarete sevk edilmişti.[2] Van’a doğru bu seyahatinin mevsimi kış sonu olması hasebiyle, […]

Rusya’da ‘Birbiri üstünde üç zulmet!’

Rusya’da “Birbiri üstünde üç zulmet!” Bediüzzaman Hazretleri, 31 Mart Vak’ası’dan sonra İstanbul’da fazla durmaz, Van’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılır (Mart 1910). Karadeniz sahillerinden vapur yolculuğu ile Batum yoluyla Van’a giderken Tiflis’e uğrar. Tiflis’te, Şeyh San’an Tepesine çıkar. Dikkatle etrafı seyrederken, yanına bir Rus polisi yaklaşır, “Niye böyle dikkat ediyorsun?” diye sorar. Bediüzzaman, “Medresemin plânını yapıyorum” […]

Şeyh San’an ve Bediüzzaman

Şeyh San’an ve Bediüzzaman Şeyh San’an tepesi,Gürcistan’ın başşehri olan Tiflis’in hemen yanında bulunan ve şehre hâkim konumda olan bir tepedir. Yapılan bir araştırmaya[1] göre, Tiflis’e nazır bu tepe, pek çok destanlara konu teşkil edecek önemli ve ibretli bir hadiseye de beşiklik eder. Şeyh San’an’ın hikâyesi Seyh San’ân, Abdülkadir-i Geylâni (k.s.) Hazretleri zamanında yaşamış veli bir […]

Bediüzzaman İstanbul’dan ayrılıyor

Bediüzzaman İstanbul’dan ayrılıyor Bediüzzaman, 24 Mayıs 1909 yılında Divan-ı Harp askerî mahkemesinden beraat etmesine vesile olan savunmasında, İstanbul’a veda edeceğini ve doğup büyüdüğü beldelere döneceğini söylemiş olmasına rağmen, Van’a geri dönüş yolculuğuna ancak dokuz veya on ay sonra çıkabilmiştir. Bu süre zarfında İstanbul’da kalmaya devam eder. Bediüzzaman, 1910 yılı bahar mevsiminin ardından geri dönüş için […]

Bediüzzaman’ın İstanbul’a Vedânâmesi

Bediüzzaman’ın İstanbul’a Vedânâmesi Bediüzzaman, 1907’nin son aylarında(18 Aralık 1907’den sonra) gelmiş olduğu İstanbul’dan ayrılma zamanı geldiğine kanaat ederek 1910 yılı Mart ayı başlarında İstanbul’dan ayrılır. Çünkü İstanbul’da yaşadığı hadiseler nedeniyle istediği hürriyet zeminini bir türlü bulamamıştır. Bediüzzaman’ın iki buçuk seneye yakın kalmış olduğu bu ilk İstanbul seyahati çok fırtınalı hadiseler ve hizmetlerle geçmiştir. 31 Mart […]

Bende-i Şah-ı Merdan Bediüzzaman

Bende-i Şah-ı Merdan Bediüzzaman Bediüzzaman Hazretleri, İstanbul’dan ayrılacağı zaman, yeni bir vazife ile vazifelendirilmişçesine kendisinin unvanını beyân eden bir mühür yaptırır. Bu yeni vazifenin başına geçişinin ma’nâsını simgeleyen hakikatin bir işâreti olarak da, bu tarihten çok zaman sonra, Barla’da te’lif ettiği bazı eserlerinde, bu tarihten itibaren manen vazifelendirilip başına geçtiği hizmetin o tarihini “Asıl hizmetlerinin […]