Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsine meftun olmak lâzım

Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsine meftun olmak lâzım Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Zaman şahıs zamanı değil, şahs-ı mânevî zamanıdır. Risale-i Nur’da şahıs yok, şahs-ı mânevî var. Ben bir hiçim. Risale-i Nur, Kur’ân’ın malıdır, Kur’ân’dan süzülmüştür. Şeref ve hüsün Kur’ân’ındır. Şahsımla Risale-i Nur iltibas edilmiş. Meziyet, Risale-i Nur’a aittir. Risale-i Nur’un neşrindeki harika muvaffakiyet ise, Risale-i Nur talebelerine aittir.”[1]İşte […]

Şahs-ı mânevîyi anlamak

Şahs-ı mânevîyi anlamak “Evet müteaddid eşya bir cemâat şekline girse, bir şahs-ı mânevîsi olacaktır. Eğer o cem’iyet, imtizac edip ittihad şeklini alsa, onu temsil edecek bir şahs-ı mânevîsi, bir nevi ruh-u mânevîsi”[1] olacaktır.  O şahs-ı mânevînin ruh-u mânevîsini de şuralar temsil eder. Hem o şahs-ı mânevî, çok ruhların imtizacından ve tesanüdünden ve efkârın telâhukundan ve […]

Asır, şahıs ve ferd asrı değildir!

Asır, şahıs ve ferd asrı değildir! Bu zaman ve zeminde şunu net olarak ifade edebiliriz ki, asrımız şahıs ve ferd asrı değildir. Fertler bu asırda şahs-ı mâneviler karşısında her daim mağlup vaziyette kalır. Bedîüzzamân Said Nursî’nin ifadesiyle “Bu zaman, cemâat zamanıdır. Ferdî şahısların dehası, ne kadar hârika olsalar, cemâatın şahs-ı mânevîsinden gelen dehasına karşı mağlub […]