Tecelli-i Zâtî, Şuunât-i İlâhi

Kudret-i İlâhî lâzime-i zâtî ile olur. Vâcib ve muhit ve zâtî olan nur-u ilm-i ezelîden hiçbir şey gizlenemez ve haricinde kalamaz. Demek, Sâni-i Zülcelâlin ve Hakîm-i Zülcemâlin ve Kadîr-i Zülkemâlin zâtındaki cemâl-i zâtî ve kemâlât-ı zâtiyesi bizzat tecelli-i zatiyesinin zaruriyetindendir. Risâle-i Nur’da “birşey zâtî olsa, ârızî olmazsa, onun zıddı ona müdahale edemez. Çünkü cem-i zıddeyn […]