Hüsün ve Kubuh Mes’elesi

Hüsün (hasen) “güzel olmak” anlamında masdar ve “güzellik, rağbet edilen ve sevilen şey” anlamında ise isim olarak kullanılır (çoğulu mehâsindir). Karşıtı olan kubuh ise “çirkin olmak” mânasında masdar ve “çirkinlik, nefret edilen şey” anlamında ise isimdir. Risale-i Nur’da da Bediüzzaman Hazretleri hüsün ve kubuh meselesine temas etmiş olup bu girift ve zor iki kavramı izah […]

Nefsin Dâvâsı

Elbette birinci önceliğimiz Kur’ân ve Risâle-i Nur okumalarıdır. Ancak zaman zaman farklı okumalar da yapmaya çalışıyoruz. Bu okumalarımızdan kısa kısa notlar tutuyoruz. Önemli gördüğümüz notlarımızı bir yazıda veya sosyal medya hesaplarımızda paylaşıyoruz. Bu günkü yazımız da nefis ile ilgili “Risâle-i Nur” ve ”Nurdan İlhâmlar” okuma notlarımızdan. Bediüzzaman’ın tespitleriyle nefis nâkıs, câhil, serkeş, nadan(densiz), bîhuş(akılsız), bedbaht, […]

İtidâl-i dem…

“Aziz kardeşlerim, Evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza; enâniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidâl-i dem ve ihtiyattır.”[1] Evet, Bediüzzaman Hazretleri’nin “evvel âhir” tavsiyesi böyle. Bu tavsiyelere uymak ve hayata tatbik etmek hepimizin vazifesidir. Kısa bir paragrafta öyle müthiş ve harika ders-i hikmet ve hakikat var ki… “1.Tesanüdümüzü(birbirimize dayanma ve destek olmayı) muhafaza; 2.Enâniyet(kendini beğenme ve bencillik), […]

Cüz-i ihtiyârînin üssü’l-esâsı meyelân

Cüz-i ihtiyârînin üssü’l-esâsı meyelân “Cüz-i ihtiyârînin üssü’l-esâsı olan meyelândır.”[1] Meyelân ise meyletmek, meyil göstermek, yönelmek, istek mânâsındadır. Meyelânın muzâafı olan ise arzudur. Meyelân kalbin temâyülâtından geldiği gibi; nefis, his ve hevesten de tevellüd edebilir. Beşerin kendi meylini kuvveden fiile çıkarmasına vesile olan da meyelân-ı fıtrîyesidir. Bediüzzaman Hazretleri’nin “Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelânı var.”[2] […]

Hubb-u Câh Hastalığı

Hubb-u câh hastalığı Yirmi Dokuzuncu Mektup Altıncı Kısım olan Altıncı Risalenin Birinci desisesi “hubb-u câh” konusunu işler. Bu Risâle “Kur’ân hâdimlerini hubb-u câh vasıtasıyla aldatmalarına mukâbil, gayet mukni’ ve kat’î bir cevapla susturur.” “Şeytan-ı ins, şeytan-ı cinnîden aldığı derse binâen, hizbü’l-Kur’ân’ın fedakâr hâdimlerini hubb-u câh vasıtasıyla aldatmak ve o kudsî hizmetten ve o mânevî ulvî […]

Nefse İ’timâd Etmemek!

Çok adamlar gördüm ki nefsine itimâd ederek kendini haklı gösterip tenkîd hastalığına tutulmuş. Hâlbuki sırr-ı ihlâs, ferâgati ve affetmeyi istiyor. Affedenler kazanıyor. Ancak nefis affetmeyi pek sevmiyor. Öyleyse nefsin hatırını kırıp, hakkın hatırına taraf olmalıyız. Nefsine itimad eden belâyı bulmuştur. Çünkü nefis münekkiddir. Kardeşine karşı acımasızdır. Daima kendini haklı, muhatabını haksız görür. Ona güvenme! Çünkü […]

“Ene”den “hüve”nin tebârüz etmesi

“Hayat-ı insâniyenin vezâifinden biri de, kendi cüz’î sıfatlarını, şuûnatını, Hâlıkın küllî sıfatlarını, şuûnatını fehmetmek için bir mikyas yapmaktır.[1]” “Öyle ise, nefsindeki ene’yi yırt, Hüve’yi göster.[2]” Ene ve enâniyet birbirine yakın iki kavram. Ene ben, enâniyet ise benlik, kendini beğenme, bencillik, egoistlik olarak lügatlerde îzâh ediliyor. Belki de eneden enâniyet tebârüz ediyor. Halbûki “ene”den “hüve”nin tebârüz […]

Fıskın mâhiyeti ve menşeî

Fısk, Bakara Sûresi’nde: ”O fâsıklar ki, Allah’a verdikleri sözü bozar, Allah’ın akrabalar ve mü’minler arasında riâyet edilmesini emrettiği bağları keser ve yeryüzünde fesâd çıkarırlar”1 şekliyle geçmektedir. İnsanlar, “kuvve-i gadabiyenin galebe ve tecâvüzüyle tecâvüz ederek ahkâmın terkiyle zulüm ve fıska düşmüşlerdir. Zulüm ve fıskta hasîs ve hayırsız bir lezzet görüldüğünden, onlardan nefis teneffür (nefret) etmez. Kur’ân-ı […]

Risâle-i Nûrda Nefis

1.Nefis daima kötü şeylere sevk eder(Yusuf Sûresi,53)  2. “Ey nefis!” (S: 7) 3. “O iki nefer ise, biri feraiz-i diniyesini bilen ve işleyen ve kebairi terk ve günahları işlememek için nefis ve şeytanla mücahede eden müttaki müslümandır.” (S: 23) 4. “Ve o harb ise; nefis ve heva, cin ve ins şeytanlarına karşı mücahede edip günahlardan […]