Şöhret-i Kâzibe Kapısı

Şöhret-i kâzibe kapısı: Şöhret-i kâzibe; geçici ve yalancı şöhret, aldatıcı ün ve nâm şeklinde tarif ediliyor. Şöhret, riyâdır ve kalbin ölümüdür. İnsanı manen öldüren zehirli bal hükmünde bir musîbettir. Bu zehirli bal insana büyük rahneler açar. İnsanda en zayıf damarlardan biri de şöhret ve makam sahibi olmaktır.  Bediüzzaman, Katre’nin Zeyli eserinde, şöhret hakkında diyor ki: “Ey […]

Enaniyet-i İlmiye Kapısı

Enaniyet-i ilmiye kapısı: Bu zamanda enaniyet ziyade hükmettiğinden hakikate hizmet edenler ihlâsını muhafaza etmek için, enaniyeti okşayan şeylerden bütün bütün çekilmek lâzım gelir. Çünkü gaflet ve dünyaperestlikten çıkan dehşetli bir enâniyet bu zamanda hükmediyor. Bu asır enaniyet asrı. Herkes “ben” diyor. Böyle kalsa iyi, bir de herkes benden bahsetsin istiyor.

Hubb-u câh kapısını kapamak

Hubb-u câh kapısı: İkinci kapanması gereken kapı; hubb-u câh kapısıdır. Hubb-u câh; makam sevgisi, rütbe ve mevki’ sahibi olma ve bunlara karşı gösterilen aşırı hırstır. Bu cihetle hubb-u câh mezmûm ve aşağılanan bir haslettir. Hubb-u câh, aynı zamanda makam ve itibar sahibi olma sevdasıdır. Bir insan bütün davranış ve ahlâkını bir makamı elde etmeye yâda […]

Menfâat-i Maddîye Kapısını Kapamak

Menfâat-i maddîye kapısını kapamak: Hizmet ruhu taşıyan insanların dünyevî bazı kapıları kapatması lâzım. Bunların başında menfâat-i maddîye kapısını terk etmek gerekir. Çünkü “Menfâat-i maddîye cihetinden gelen rekâbet, yavaş yavaş ihlâsı kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfâati de kaçırır.”[1] Risale-i Nur hizmetinde minnet altına girilmez. Sırf rıza-i ilâhi adına çalışılır, netice Allah’a […]

Hüsün ve Kubuh Mes’elesi

Hüsün (hasen) “güzel olmak” anlamında masdar ve “güzellik, rağbet edilen ve sevilen şey” anlamında ise isim olarak kullanılır (çoğulu mehâsindir). Karşıtı olan kubuh ise “çirkin olmak” mânasında masdar ve “çirkinlik, nefret edilen şey” anlamında ise isimdir. Risale-i Nur’da da Bediüzzaman Hazretleri hüsün ve kubuh meselesine temas etmiş olup bu girift ve zor iki kavramı izah […]

Nefsin Dâvâsı

Elbette birinci önceliğimiz Kur’ân ve Risâle-i Nur okumalarıdır. Ancak zaman zaman farklı okumalar da yapmaya çalışıyoruz. Bu okumalarımızdan kısa kısa notlar tutuyoruz. Önemli gördüğümüz notlarımızı bir yazıda veya sosyal medya hesaplarımızda paylaşıyoruz. Bu günkü yazımız da nefis ile ilgili “Risâle-i Nur” ve ”Nurdan İlhâmlar” okuma notlarımızdan. Bediüzzaman’ın tespitleriyle nefis nâkıs, câhil, serkeş, nadan(densiz), bîhuş(akılsız), bedbaht, […]

İtidâl-i dem…

“Aziz kardeşlerim, Evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza; enâniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidâl-i dem ve ihtiyattır.”[1] Evet, Bediüzzaman Hazretleri’nin “evvel âhir” tavsiyesi böyle. Bu tavsiyelere uymak ve hayata tatbik etmek hepimizin vazifesidir. Kısa bir paragrafta öyle müthiş ve harika ders-i hikmet ve hakikat var ki… “1.Tesanüdümüzü(birbirimize dayanma ve destek olmayı) muhafaza; 2.Enâniyet(kendini beğenme ve bencillik), […]

Cüz-i ihtiyârînin üssü’l-esâsı meyelân

Cüz-i ihtiyârînin üssü’l-esâsı meyelân “Cüz-i ihtiyârînin üssü’l-esâsı olan meyelândır.”[1] Meyelân ise meyletmek, meyil göstermek, yönelmek, istek mânâsındadır. Meyelânın muzâafı olan ise arzudur. Meyelân kalbin temâyülâtından geldiği gibi; nefis, his ve hevesten de tevellüd edebilir. Beşerin kendi meylini kuvveden fiile çıkarmasına vesile olan da meyelân-ı fıtrîyesidir. Bediüzzaman Hazretleri’nin “Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelânı var.”[2] […]

Hubb-u Câh Hastalığı

Hubb-u câh hastalığı Yirmi Dokuzuncu Mektup Altıncı Kısım olan Altıncı Risalenin Birinci desisesi “hubb-u câh” konusunu işler. Bu Risâle “Kur’ân hâdimlerini hubb-u câh vasıtasıyla aldatmalarına mukâbil, gayet mukni’ ve kat’î bir cevapla susturur.” “Şeytan-ı ins, şeytan-ı cinnîden aldığı derse binâen, hizbü’l-Kur’ân’ın fedakâr hâdimlerini hubb-u câh vasıtasıyla aldatmak ve o kudsî hizmetten ve o mânevî ulvî […]