Öfke ve nefret, menfî bir duygudur. Bazı insanlara veya fikirlere karşı kızgın veya küskün bir tavırdır. Yani bir şeye veya bir kimseye karşı insanda meydana gelen şiddetli olumsuz hâldir. Öfke ânî ve geçici kızgınlık hâli iken, nefret daha uzun ve kalıcı öfke sınırlarını aşan, yöneldiği kişilere karşı tiksinti, düşmanlık ve önyargılar uyandıran çok daha tehlikeli […]
Kategori: Tenkid Yazıları
İzhâr-ı Fazl
Fazîletini, kıymetini ortaya çıkarmak, üstünlüğünü göstermeye kalkmak ve ihsâs etmek izhâr-ı fazldır. Bir insan fazîletini izhâr etse, bir gösteriş olur, makbul değildir. Hak taraftarı olan ve hak için bahse girişen izhâr-ı fazl etmez. En mühim ve kudsî bir mes’eleyi, satranç oyunu gibi izhâr-ı fazl yolunda ve müzâkere-i ilmiyeyi, münâkaşa derecesine çıkarıp, onunla oynamak bir gösteriş […]
Tevekkül-ü tembelâne
“Sizin atâlet bahanesi olan şu teşebbüssüz tevekkülünüz, nizam-ı esbâbı reddettiğinden, kâinatı tanzîm eden meşiete karşı temerrüd demektir. Şu tevekkül, döner, nefsini nakzeder.”[1] Bir işe teşebbüs etmeden yapılan tevekkül, tevekkül değil tembellik bahanesidir. Sebepler silsilesini reddeden fıtrat kánunlarına aykırı bir vaziyettir. Bu vaziyet kâinatı intizam altına alan Allah’ın meşietine karşı inat etmektir. Şu teşebbüssüz tevekkül, insanın […]
Dedikodu
Risale-i Nur hizmeti, kâinatta en büyük mesele, vazîfe ve hizmettir. Böyle kudsî bir dâvaya hizmet edenler, başıboş olamazlar. Gıybet, sû-i zân, dedikodu ve tezvirattan yılandan, akrepten çekinildiği gibi sakınılmalıdır. Bu bir zarûrettir. Benim mizâcım farklı, fıtratım asabî, meşrebim farklı mazeretleri geçerli değildir! Bu hizmet kimsenin şahsî tasarrufunda değildir. Öyle uluorta yeni îcâdlar geliştirip hizmet prensipleri […]
Malâyanîyât
“Biri söyle; Ona ait olmayan sözler malâyanî sayılabilir.”(Sözler) Lügatte “kişi için bir kıymet ve değer taşımayan, onu ilgilendirmeyen” mânasındaki malâyanî tabiri “insanın yapmaması halinde günah işlemiş olmayacağı, şahsının veya malının zarar görmeyeceği davranışlar”[1]; “Kişinin ihtiyaç duymadığı, kendisi için gerekli olmayan, fayda sağlamayan işler, fuzûlî sözler”[2] olarak açıklanmıştır.[3] Kur’ân-ı Kerîm’de malâyanî tabiri geçmemekle birlikte abes (boş, gereksiz iş)[4], lağv (boş ve […]
Taassub, tadlil-i gayr, safsata
“Müyûlât [meyiller] muhtelife olduklarından, taraftarlık hissi, herşeye parmak vurmakla ihtilâfatla ihtilâl çıkarıldığından, hakîkat ise kaçıp gizlenirdi. Hem de istibdad-ı hissiyatın[hislerin baskısı ve tahakkümünün] seyyielerindendir ki: Mesalik[meslekler] ve mezahibi[mezhepleri] ikâme edecek, gâliben taassup veya tadlil-i gayr veya safsata idi. Hâlbuki üçü de nazar-ı şeriatta mezmum [zemmedilen, aşağılanan] ve uhuvvet-i İslâmiyeye ve nisbet-i hemcinsiyeye [insanın hemcinsine olan […]
Muvazenesiz
Muvâzenesiz, ölçüsü olmayan, mizansız davranan, sınırı belirsiz olandır. Bu insanların etvar ve ahvallerinde ölçü yoktur. Muvâzenesiz adam, telezzüz ettiği, vasfettiği ve hikâye ettiği her şeyde muhakemesiz hareket eder, öyle mânâ verir. Böylece muvâzenesiz olanlar, dinin parlak çok hakîkatlerinin perdelenmesine sebep olurlar. Muvâzenesiz insan ölçüyü kaçırmış, aşırıya gitmiş, ifrat ve tefrite düşmüştür. Bu seciyede olan insanlar […]
Ülfet
Ülfet, insanlarla ahenk içinde olmak, imtizaç etmek, barış içinde yaşamak anlamında ahlâkî bir mefhumdur. Alışmak, alışkanlık kazanmak, huy edinmek olarak da bilinir. Gazzâlî’ye göre ülfet güzel ahlâkın, ayrışmak kötü ahlâkın neticesidir. Güzel ahlâk karşılıklı sevgiyi, kötü ahlâk nefretleşmeyi, kıskançlığı doğurur.[1] Bir başka açıdan ülfet “dostluk ve arkadaşlık kurmak, cana yakın olmak veya münâsip kimselerle güzel […]