Rahman ve Rahîm tecellileri

“İnsanın nefsi, rahmâniyetin cilveleriyle, kalbi de rahîmiyetin tecelliyatıyla nimetlendikleri gibi, insanın aklı da hakîmiyetin letâifiyle zevk alır, telezzüz eder.”[1] Rahmâniyetin cilveleri şu hadsiz kâinatı şenlendirmekte, karanlıklı mevcûdatı ışıklandırmakta; hadsiz ihtiyâcât içinde yuvarlanan mahlûkatı terbiye emekte; bütün kâinatı insana müteveccih ettirmekte ve her tarafta ona baktırıp, muâvenetine koşturmakta ve bu hadsiz fezâyı ve boş ve hâli […]

Sâbikūn

Allah(cc), Peygamber Efendimiz(asm)’in ümmeti için şöyle buyuruyor: “Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere  (Muhammed’in(asm) ümmetine) mîras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.”[1] Bu üç sınıftan “Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır” diye âyetin işaret ettiği ümmetin en […]

İhlâsı kıran ve zedeleyen maniler

İhlâs, kalbî bir ameldir. Kullukta hârika sadâkat ve fevkalâde metânettir. İhlâs, İslâmiyetin bir esâsıdır. Rızâ-i İlâhî cihetinde Kur’ân’ın ders verdiği hükümler ve kudsî hakîkatlere ait harekât ve a’mâldir. Hakîkat-i ihlâs, rızâ-yı İlâhîden başka hiçbir şeye âlet ve tâbi olamaz ve Kur’ân’dan başka hiçbir nokta-i istinâdı yoktur. İnsan “İhlâsı kazandıran, harekâtındaki sebebi sırf bir emr-i İlâhî […]