Hizmette meşreben toprak gibi olmak!

Tevâzu ve mahviyeti kazanırsa toprak, ondan kudret çiçekleri çıkıyor. Buğday başakları mahviyet sırrı ile başını aşağıya eğiyor. Tekebbür yok, tefâhur yok, kibir yok…! Demek ki başak, in’amı Mün’im’den biliyor. İnsan hiçbir şeye imrenmediği kadar toprağa imrenmeli. Çünkü hıfz ve hayatın arşı; topraktır. “Arz, âlemin kalbi olduğu gibi, toprak unsuru da arzın kalbidir. Ve tevâzu, mahviyet […]

Hizmet yap, sonra unut!

“Külfet ve hizmet makamında nefsini unutmak, fakat ahz-ı ücret ve istifade-i huzuzat makamında nefsini düşünmek, şiddetle iltizam etmek, nefs-i emmârenin muktezasıdır.”[1] Hâlbuki külfet ve hizmet zamanında nefse hisse vermemek lâzımdır. “Yani, huzuzat ve ihtirasatta unutmak; ve mevtte ve hizmette düşünmek.”[2] gerekir. Risale-i Nur’un selâmeti ve şerefi için şahsi elemler, musîbetler, belâlar karşısında sabretmek Risale-i Nur’dan […]

Hafâ türâbında kalmak…

Madem toprak kesâfeti itibariyle en câmi’ masnuât-ı ilâhiyeye menşe ve medâr ise; aynen öylede kesâfetli olan nefs-i insâniye; sırr-ı câmiiyet itibâriyle, tezekkî etmek şartıyla bütün letâif-i insâniyenin fevkıne çıkabilir. “Meselâ, hava âyinesinde, yalnız şemsin zayıf bir ziyâ’sı görünür. Su âyinesinde şems ziyâ’sıyla görünürse de elvân-ı seb’ası görünmüyor. Fakat toprak âyinesi, çiçeklerinin renkleriyle, şemsin ziyâ’sındaki yedi […]

Asfiyâ, Etkıyâ, Ahfiya…

Asfiyâ, Etkıyâ, Ahfiya! Kimler bunlar? Elbette ‘Tabaka-i Ârifîn…’ Yani hakîkî Kur’ân şakirtleri. Allah’ın has ve hâlis kulları. Ebrâr olanlar.  Sâlih müminler. Allah’a itâatkâr kullar. “Bediüzzaman’da da Asfiyâ, Etkıyâ, Ahfiya mânâları cem olmuş. Âlem Bediüzzaman’ı Asfiyâ cephesiyle tanıyor. Asfiyâlar verâset-i nübüvvet nâibleridir. Bu asırda Asfiyâlar aranırsa kanâatim odur ki, nur dairesinde aranmalı. Etkıyâ mânâsının kıvamı da […]

Havf-ı İlâhî

Havf, korkudur. Kim kimden havf edecek? Elbette kul kuldan havf etmeyecek. Kul, Allah’tan havf edecek. Çünkü “Havf eden kurtuldu.” Peygamber Efendimiz(sav) “Hikmetin başı Allah korkusudur”[1] der. Rabbimiz de ayette “Allah’ın evliyalarına korku yoktur”[2] buyurur.

Saîd Nursî’nin Görüşleri Işığında Yeni Dünya Düzeni’nde Müsbet Avrupa’nın Yeri

Özet: Bin dokuz yüzlü yılların ilk yarısında ve iki Harb-i Umûmî sonrası yaşanan olaylar, özellikle içinde yaşadığımız asrın hâdiseleri; çeşitli buhranlar yaşanmasına sebep olmuş, modernleşen toplumları insânî ve demokratik yaşam şartları açısından hayat standartları noktasında çok geri seviyeye düşürmüştür. Gerek siyâsi konjonktür, gerek âlem-i İslam’da yaşanan çatışmalar hâdiseleri daha da derinleştirmiştir. Bu makâlede mevcut hâdiseler […]

Ruhta kemâlin tezahürü

Kalb, hayatın kaynağı ve makinesidir. Ruhun kalb içinde, ya da en evel kalb ile taalluku olduğuna ve ruhun taayyünleri kalb olduğuna káil olup hüküm eden büyük ulemadan Fahreddin-i Râzî’dir. Bediüzzaman da “Ruhun tekemmülâtına göre, merâtib-i muhabbet, merâtib-i esmâya göre inkişaf eder.”[1]demiştir.