Temâyülat-ı Kalbîye

Evet, iman, kalbde, kafada daimî bir mânevî yasakçı bıraktığından, fena meyelânlar histen, nefisten çıktıkça ‘yasaktır’ der, tard eder, kaçırır. “Evet, insanın fiilleri kalbin, hissin temayülâtından çıkar. O temayülât, ruhun ihtisasatından ve ihtiyacatından gelir. Ruh ise, iman nuru ile harekete gelir. Hayır ise yapar, şer ise kendini çekmeye çalışır. Daha kör hisler onu yanlış yola sevk […]

Cerbeze ve Mahiyeti

Cerbeze; aldatıcı sözlerle kurnazlık yapmaktır. İkna edici konuşma halidir. Güzel ve aldatıcı konuşma becerikliliği ve haklı, haksız sözlerle hakikati gizlemektir. Sosyal hayatta çokça karşılaştığımız bir fiil olarak özelikle ölçüsüz ve dengesiz söz kurnazlılığıdır. Hakkı batıl, batılı hak görmeye kadar insanı götüren bir kayma ve kırılmadır. Kuvve-i akliyenin ifrat mertebesidir. Bütün kötülükleri görüp, hiç bir iyiliği […]

Müsbet Hareket

Müsbet Hareket “Mesleğimiz müsbettir; menfî hareketten Kur’ân bizi men ediyor.”(Tarihçe-i Hayat) Bediüzzaman sık sık der ki “Mesleğimiz müspet harekettir, menfi hareket değildir. Çünkü Kur’an bizi menfi hareketten şiddetle men ediyor.” Bu konuda öncelikle Risale-i Nurlar’dan “Müspet Hareket” ile ilgili yerleri alarak konunun çerçevesinin sınırları neler olabileceğine Bediüzzaman’dan izahları ekleyerek davam edebiliriz. “Bizim vazifemiz müspet hareket […]

Üç Elifin Sırrı

“Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz.” (Lem’alar, 2005, s.393) cümlesi Risâle-i Nûr eserlerinin binlerce hakîkatinden sadece bir tanesidir. Risâle-i Nûr eserlerinin cümlelerini ve kelime dizilişini çok dikkatli okumak durumunda olduğumuzu bu cümle ile daha iyi anlıyoruz. Üstâd Hazretleri, bütün kuvvetinizi maddede, parada, makâmda, sayıda, fazla muvaffakiyette bilmelisiniz demiyor. “Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz.” diyor. […]

Niyet ve Metodda Ölçümüz

Niyet ve Metodda Ölçümüz Allah(cc), şu insan bedeninde ruhun yaşayabilmesi için çok çeşitli duygu ve kuvvetler yerleştirmiştir. Lâkin insandaki bu kuvvet ve duygulara İslâmiyet’çe bir hat ve sınır tayin edilmiş ise de yaratılış olarak sınır konulmamıştır. Yani Cenâb-ı Hak ruhumuza yerleştirdiği o sınırsız duyguları peygamberler ve din ile sınır ve kayıt altına almıştır. Bizler de […]

Tesir-i Hakîkîyi Görmek

Daire-i Esbaptan, Tesir-i Hakikiyi Görmek  Ey daire-i esbabdan zuhur eden işleri, hadiseleri esbaba isnad eden gafil, cahil! Mal sahibi zannettiğin esbab, mal sahibi değillerdir. Asıl mal sahibi, onların arkasında iş gören kudret-i ezeliyedir. Onlar, ancak o kudretten gelen hakikî tesirleri ilân ve neşretmekle muvazzaftırlar. Demek, daire-i esbab, hükûmetin kalem dairesi hükmündedir ki, yukarıdan gelen emirlerin […]

Basar ve Basîret

Risâle-i Nûrlar enfüsî âlemimizde çok ince düstûrlar ve derslerle bizi irşâd eder. Farklı bakış açıları ve tefekkür pencereleri açar. Sıradanlık ve yeknesaklıktan bizleri kurtarır. Ülfet, ünsiyet ve gaflet perdelerimizi parçalayarak mânâ-i ismîden mânâ-i harfîye geçiş basamaklarına bizi yükseltir. Böylece insan âfâktan enfüse dönerek hakîketle mülâki olur. Bir nev’î kesretten vahdete ve âfâktan enfüse dönmenin tesîrli […]