Tam ve Daimî Bir Üstâd: Şahs-ı mânevî

Eski zamanda değiliz. Âhirzaman asrı, “Eski zamana benzemez. Şahıs ne kadar da harika olsa, şahs-ı mânevîye karşı mağlûp olmak kâbildir.1” Gâyemiz Risâle-i Nûr’un şahs-ı mânevîsini enzâr-ı cihana, ehl-i îmâna ve insanlara göstermektir. Şahs-ı mânevî, nâfiz bir içtihâda mâlik ve bir velâyet-i kâmileyi haiz, yüksek ve azîm bir heyetin tesânüdüyle, o heyetin telâhuk-u efkârından (fikirlerin birbiri […]