Tefekkür

Tefekkür “Kur’ân, kâinatta tefekküre emir verdiği gibi, fevâidi tezkâr(hatıra getirme) ve nimetleri tadat eden(sayan) âyâtın fevâsıl(fasılalar) ve hatimelerinde galiben akla havale ve vicdanla müşaverete sevk etmek için,” ‘Bilmiyorlar mı?’[1] ‘Hiç düşünmüyorlar mı?’[2] ‘Hiç düşünmez misiniz?’[3] ‘Bundan ibret alın.[4]” gibi o bürhan-ı inayeti ezhanda(zihinlerde) tespit ediyor.”[5] Ayrıca “Kur’ân-ı Mu’cizülbeyan’ın ”Tâ düşününüz.”[6] “Tâ düşünsünler.”[7]  “Onlar kendi üzerlerindeki […]

Tevehhüm

Tevehhüm Tevehhüm;  vehim ve evhamlanmaktır. Az bir tehlike ihtimâli olsa da çok korkmaktır. Yok olanı var zannetmekle ye’se ve korkuya düşmektir. Aslında olmayan bir şeyi var kabul ederek ümitsizliğe düşmek; yok olanı var zannetmekle kafada kurma ve kuruntuya kapılmaktır. Esassız ve yanlış düşüncelere kapılarak rahatsız olmaktır. Bazen de saçma bir hezeyandır. Tevehhüm, evhamın tahakkümüyle ve […]

Dimağda Merâtib-i İlim Muhtelifedir

Dimağda Merâtib-i İlim Muhtelifedir Bediüzzaman Hazretleri “muhabbet kalbde ve akıl dimağdadır; elde ve ayakta aramak abestir.”[1] der. Hem de “kulağın dimağa karabeti ve akıl ile sıla-i rahmi vardır.”[2] tespitini de aktarır. “İnsan yalnız cesetten ibaret değil; cesedi beslemek için kalb, dil, akıl, dimağ”[3] gibi hasseler ve duygular ile donatılmıştır. Dimağ, akıl ve şuur aleti olarak […]

Sırat-ı Müstakîm Ashâbı

Sırat-ı müstakîm ashabı Serîüsseyir olan bu zamanın evlâdı harîkalar asrındadır. Zaman, âhirzaman asrında çarhlarını döndürmekte ve kader hükmünü icra etmektedir. Yaşanan hâdiseler ispat etmektedir ki, her şey aslına rücû etmekte ve verilen ihbâr-ı gaybîler tahakkuk etmektedir. Kur’ân’ın mânevî bir mucîzesi ve âhirzaman asrına bir dersi olan Risâle-i Nur, âhirzaman asrının kıyamete kadar yaşanacak olan hâdiselerinin […]

Yetmiş yıldır yuvarlanan taş ve zaman…

Yetmiş yıldır yuvarlanan taş ve zaman… “Risâle-i Nur’un hocası, Risâle-i Nur’dur.”[1] Risâle-i Nur kendi kendini şerh ve îzâh eden nadide bir eserdir. Bir mevzû’nun îzâhı ve tekmili başka Risâlede muhakkak verilmiştir. Onun için Risâle-i Nur okumalarımızda bu usûle uygun okumalar yapabilirsek birçok meselenin şerh ve îzâhına ulaşmış olabiliriz. Risâle-i Nur da ekseriyet i’tibârıyla kendi kendine […]

Meslek ve meşreplerin hakka istinadı

Meslek ve meşreplerin hakka istinadı İslâm’a hizmet dâvâ eden meslek ve meşrepleri ta’rîf ederken ikiye ayırabiliriz. Bediüzzaman Hazretleri de meslekleri ‘müsbet ve menfî ‘ olarak ikiye ayırmıştır. “Meslekler, mezhepler ne kadar batıl da olsalar, içinde ukde-i hayatiyesi hükmünde bir hak, bir hakîkat bulunur. Eğer âsârına ve neticelerine hükmeden hak ve hakîkat ise ve menfî cihetleri […]

Risâle-i Nur’un esâs mesleği…

Risâle-i Nur’un esâs mesleği… Risâle-i Nur’un esâs mesleği hakiki ihlâs olmak cihetiyle[1]; Nurun mesleğinin en mühim esâsı sırr-ı ihlâstır. Risâle-i Nur’un hakiki mesleği sırf imânî ve uhrevîdir. Onun için mesleğimiz sırr-ı ihlâsa dayanan hakaik-i imâniyedir. “Madem mesleğimiz azamî ihlâstır; değil benlik, enaniyet, dünya saltanatı da verilse, bâkî bir mesele-i îmâniyeyi o saltanata tercih etmek azamî […]

Kalbden akla giden yollar…

Kalbden akla giden yollar… -Bu bir meslek ve meşrep yazısıdır- Bediüzzaman Hazretleri “Nur-u akıl kalbden gelir”[1]der. Ayrıca “Kalpsiz akıl olamaz.”[2] Diyerek önemli bir noktaya temas eder. Hatta “Ziya-i kalbsiz olmaz nur-i fikir münevver.”[3] Çünkü kalb îmânın mahallidir. “İmanın yeri kalbdir; dimağ ise oluyor ma’kes-i nur-i îmân.”[4] Kalb, insanın mahiyetinin çekirdeği ve hayatın mihveri durumundadır. Onun […]

Melâikelerin Mâhiyeti ve Vazîfeleri

Melâikelerin Mâhiyeti ve Vazîfeleri Melâike, Allah’ın mükerrem kullarıdır. Verilen hiçbir emre muhalefetleri yoktur. Hem melâikeler latif ve nuranî cisimlerdir; muhtelif nevilere inkısam ediyorlar. Onun içindir melâike ecnas-ı muhtelifedir.[1] Melekler sırr-ı teklife dâhil olmadığı için kıyas-ı vahide de gerek olmaz. Çünkü mertebe yoktur. Onlar sırf emredileni yaparlar. “Melâike, ibâd-ı mükerremdir. Emre muhalefet etmezler, ecsâm-ı latîfe-i nûrâniyedirler. […]