Dezenfekte Olmak

İnsan bu yâ! Her şeyden müteessir olan bir mucîze-i kudret. Aczi ve fakrı nihâyetsiz, düşmanları ve ihtiyaçları da sonsuz bîçare bir mahlûk. Onun için her daim sonsuz bir kudrete ve rahmete muhtaç. Hem de öyle bir kudret ve rahmete istinâd etmeli ki sonsuz acz ve fakrına cevap verebilsin. Hem de nihayetsiz düşmanları def edilip ihtiyaçları da karşılanabilsin. İşte bunlara cevap verebilecek olan Kadîr-i Rahîm olmalı. Hem kudreti ile aczine kuvvet, hem de rahmeti ile fakrına gına olmalı. İşte o zat şu kâinatın Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsi olan Allah(cc)’tır. Öyleyse insan O(cc)’na dayanmalı ve O(cc)’ndan istemelidir.
Biliyorsunuz teknolojinin büyük nimetlerinden olan bilgisayarlar devamlı kötü yazılım olarak tarîf edilen virüslerin kuşatması ve saldırısı altındadır. Pek çok virüs programı bu virüsleri engelleyemiyor ve bilgisayarlarımızı çalışmaz hale getiriyor. Bu saldırılara karşı çok etkili ve kuvvetli virüs programları gerekiyor. Bu programlar bilgisayara hücûm eden teknolojik mikropları ve virüsleri tarayarak etkisiz hale getiriyor ve imhâ ediyor. Böylece dahâ rahat bir ortamda bilgisayarlardan istifade ediyor ve sağlıklı çalışmalar yapabiliyoruz. Yoksa bilgisayarlarımızın çökmesi kaçınılmazdır.
Aynen öyle de bu dehşetli asırda da felaketli ve savletli günâhlar, dalâletler ve bid’alar vardır. Bunlardan sakınmak ve mânevî hayatımızı korumak zorlaşmıştır. Bedîüzzamân Hazretlerinin dediğine göre kırk vefiyattan ancak birkaç tane kurtulmuş, diğerleri ahretini kaybetmiştir. Öyleyse bu asır çok ciddi bir asırdır. Hafife alınacak bir tarafı da yoktur. Onun içindir ki en tesirli ve kuvvetli bir istinâdgâh kalesi içine girmeli ve ebedî hayatımızı kurtarmaya çalışmalıyız.
Bedîüzzamân Hazretleri yaşadığımız asrın “helâket ve felâket asrı” veyâ “fitne ve fesat asrı” olduğunu söyler. Yine bu zamanda öyle dehşetli “maddî ve mânevî fırtınalar var ki, her şeyi kendine âlet eder tespitinin ne kadar gerçek bir hakîkat olduğunu yaşadığımız olaylardan anlıyoruz.

Acaba bu hâlete karşı ne gibi çarelere başvuruyoruz? Her gün kalbimize ve aklımıza atılan şüphe ve vesveselerden temizlenme ve arınma yollarına başvurabiliyor muyuz? Eğer içtimâî ve sosyal hayattan kopup, ifsâd edici âletlerin tasallutundan kurtulup, sadece inzivâ hayatı yaşayabiliyorsak belki bir nebze bu fırtınalardan korunmuş olabiliriz. Ancak böyle bir asırda bu hayatı yaşamanın mümkün olmadığı bir hakîkattir. Öyleyse ne yapmalıyız ki kalbimize ve aklımıza atılan bulaşıcı mikroplar misillü fikirlerden kendimizi koruyabiliriz? Bunun bir çaresi ve kurtuluş yolu yok mu?

Elbette var: Allah’ın (cc) âhirzamân ümmetine rabbimizin bir himayesi ve merhameti olan “Risâle-i Nûr”lar vardır. Her gün yaralanan akıl, kalp ve rûhumuza atılan fitne mikroplarına karşı en etkili “dezenfekte ilâcı” olan Risâle-i Nûr’ları mutlaka kullanmalıyız. Ancak bizlere bulaşan asrın dehşetli mikroplarını her gün Risâle-i Nûr’larla arınarak kendimizi muhâfaza edebiliriz. Yoksa akıl, kalb ve rûhumuza atılan her bir şüphe ve günâh, ebedî bir hayatta telâfisi mümkün olmayan yaralar açabilir. Hep birlikte “Risâle-i Nûr’larla” dezenfekte olmaya devam İnşâallah. Kullanmak için ihlâslı olmanın yeterli olacağına inanıyoruz. Birlikte ve ferdî okumalarla her gün mutlaka temizlenmeli ve arınmalıyız. Başka da çaremiz de yok görünüyor. Çünkü “Risâle-i Nûr dairesi içine girenler tehlikede olan îmânlarını kurtarıyorlar ve îmânla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler’ diye müjde veriyorlar.[1]

Hem bu asırda ve zamanda “Farzlarını yapan, kebireleri işlemeyen, kurtulur.[2]
Bâkî ÇİMİÇ


[1] Kastamonu Lahikası
[2] Kastamonu Lahikası

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir