Hanımlar taifesi Risale-i Nur’la fıtraten alâkadârdır

Ehl-i iman âhiret hemşirelerim olan kadınlar taifesi ile bir muhavere yapan Bediüzzaman Hazretleri, Hanım talebeleri için “O mübarek âhiret hemşirelerim olan taife-i nisâ” ve “Bazı vilâyetlerde taife-i nisâdan samimî ve hararetli bir surette Nurlara karşı alâkalarını gördüm” [1] diye ifade buyurur. Hanımlar taifesinin bu zamanda bir rehbere muhtaç olduklarını söyleyerek müstakil olarak Hanımlar Rehberi’ni telif eder. Hanımlar Rehberi’nde “Risale-i Nur’un en mühim bir esası şefkat olmasından, nisâ taifesi şefkat kahramanları bulunmaları cihetiyle daha ziyade Risale-i Nur’la fıtraten alâkadardırlar.”[2] diyerek fıtrî ahval cihetiyle hanımların ahirzamanda Risale-i Nur’a daha ziyade sahip çıkacaklarını “Lillâhilhamd bu fıtrî alâkadarlık çok yerlerde hissediliyor. Bu şefkatteki fedakârlık, hakikî bir ihlâsı ve mukabelesiz bir fedakârlık mânâsını ifade ettiğinden, şimdi bu zamanda pek çok ehemmiyeti var.”[3] diyerek müjde veriyor. Bir mektubunda “Risale-i Nur’un fedakâr şakirdleri olan muhterem hemşirelerimiz hanımlar cemâatı olarak her birisine ayrı ayrı bayramlarını tebrik ve bu havalideki Risale-i Nur şakirdleri namına da onlara selâmla bayramlarını tebrik ediyoruz.”[4]ifadelerinde bulunur.

Hûrîye Hanım’ın Bediüzzaman ve Risale-i Nur ile alâkadârlığı…

Muhterem ve mübârek sadık bir nur talebesi ağabeyimiz anlatıyor: “Bizim de anne tarafından akraba, Hûrîye adında mübârek bir yeğenimiz vardı. Bir gün rüyâsında çok sıkıntılı bir halde iken, bir kuyuya düşüyor. Birden kuyunun başında adını Seid Nuri olarak hatırladığı nûranî bir zat peyda oluyor. Kendisine hitaben “Elini bana uzat kızım, seni kurtaracağım!” diyerek mübârek Hûrîye’yi kuyudan çıkarıyor. Haliyle mübârek Hûrîye rüyâdan çok etkileniyor, sabah hemen müftülüğü arıyor, gördüğü rüyâyı anlatıyor. “Rüyâda böyle bir mübârek zat gördüm. Adını Seid Nuri olarak hatırlıyorum. Böyle bir İslâm âlimi var mı? diye soruyor. Cevaben “Evet hanımefendi, var. Doğru söylenişi Said Nursi. Risale-i Nur diye bir de Külliyatı, kitapları var.” diyorlar. Daha önce hiç duymamış böyle bir âlimi. Bir gün bize misafirliğe gelmişlerdi. Salonda otururken, kitaplıkta bulunan Külliyat gözüne ilişiyor, birden kalkıyor ve Külliyat içinden Tarihçe-i Hayat’ı çekiyor ve başlıyor karıştırmaya. Kitabın baş taraflarında Bediüzzaman’ın resimlerini görünce bana dönerek; “Oğuz Ağabey[5], işte! Rüyâda gördüğüm bu zat idi!” diyerek aylar öncesinden gördüğü rüyâyı anlatmıştı. Daha sonra bize her gelmesinde Külliyat’tan bir kitap alır, okur getirirdi. Hatta, Sikke-i Tasdik-ı Gaybi’yi bile götürdüğünü hatırlıyorum. Kendi kendime derdim; “Bu mübârek hiçbir ihzariye safhası geçirmeden bu eserleri kendi kendine nasıl anlıyor?” diye taaccüp ederdim. Ve soruyordum, cevaben “Ben anlıyorum ağabey.” derdi. Ben bu hadiseden sonra bir kere daha, ayn’elyakîn, hatta hakkalyakîn inandım ki; Üstad Bediüzzaman talebelerini kendisi bizzat seçiyor. Bu mübârek Hûrîye, sonra hanımlar derslerinin müdavimi olmuştu. Bediüzzaman, hanımlar taifesinin Risale-i Nur’un fıtrî talebeleri olduğunu ifade ediyor. Fıtratlarındaki sabır ve şefkat kahramanları oluşu hassalarıyla. Risale-i Nur da zaten Rahîm isminin mazharı.” İşte böyle muhterem ağabeyimizin anlattıkları.

İçtimâî hayatta Hûrîye Hanım gibi Risale-i Nur ile alâkadâr çok hanım olduğunu biliyoruz. Hem hanımlar taifesi bu ahirzaman asrının fitne ve fesadını fıtrî olarak hissederek, en sağlan sığınak olarak Risale-i Nur’un hısn-ı hasinine iltica ediyorlar. Fıtratlarında bulunan şiddetli şefkât hissi, Risale-i Nur’un dört esasından biri olan şefkât ile iktiran ediyor diyebiliriz.

Netice olarak bu noktalara Risale-i Nur’da[6] şöyle işaret edilmiş: “Bâzı ehâdîs-i şerife ile işaret var ki: “Âhir zamanda kadınlar tâifesinde hakaik-ı îmaniye ziyade inkişaf edecek. O zamanın dalâlet tehlikelerinden bir derece mahfuz kalacaktır.” Bir hadîs-i şerif ferman eder ki: (Aleyküm bidinil acâizi) Yâni, “Âhir zamanda ihtiyar kadınların dinlerine iktida ediniz.”[7] Demek şefkat kahramanları olan kadınlar, o seciye-i şefkatten çıkan samimiyet ve ihlâs ile o zamanın riyakârane dalâlet tehlikelerinden kurtulmaya vesile olur. İslâmiyetini muhafaza ederler. Hem bir hadis-i şerif ferman ediyor ki: (Ebulbenâti merzûgun)Yâni: “Kızların babasının rızkına bereket düşer.” Demek kız çocukları âhirzamanda çoğalır. Hem mübarek ve rızıkları bereketli olur.”[8]

Rabbim muhtaç gönülleri ve fıtrî olarak hazır vaziyette olan taife-i nisâyı Risale-i Nur hakîkatleri ile hemhâl eylesin. Bu dehşetli fitne ve fesad asrının şiddetli cazibesinden onların yüzünü ve yönünü Kur’ân hakîkatlerine çevirsin inşâalah. Âmîn!

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1] Hanımlar Rehberi,1999, s.11

[2] Hanımlar Rehberi,1999, s.11

[3] Hanımlar Rehberi,1999, s.11

[4] Kastamonu Lahikası Mektupları

[5] Makalede geçen rüya hadisesinin ravisi Amasya’da mukim Oğuz Yiğiter. Hadise 1994 yılında yaşanmıştır. Rüyayı gören anne tarafından akrabasıdır. Tasarrufu vefatlarından sonra da devam eden 4 evliyadan biri olan Üstad’ın hizmetin başında olduğunu gösteren enfüsî bir delil. Tıpkı lahikalatdaki rüyalar gibi…

[6] Hanımlar Rehberi,1999, s.21

[7] Keşfü’l-Hafâ, 2: 70.

[8] Müsned, 2:145,4:151;Mecmaü’z-Zevaid,8:156

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir