Hz.İbrahim(as) ve Diriliş

“Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim’le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür” demişti; o da: “Ben de öldürür ve diriltirim” demişti. (O zaman) İbrahim: “Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir” deyince, o inkârcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.[1]”

Hani İbrahim: “Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona:) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için” dedi. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.[2]”

Hz. İbrahim (a.s) Allah’a şöyle sormuş: “Rabbim ölüleri nasıl dirilteceksin?” Cenabı Hak da “Ona inanmıyor musun?” deyince, Hz İbrahim, “İnanıyorum, Senin kudretin her şeye yeter. Lakin kalbimin tatmin olmasını istiyorum.” demiş. Bunun üzerine Cenabı Hak ona dört tane kuş alıp, bunları kendisine alıştırmasını, her birine bir isim vermesini sonra da bunları kesip kuş başı doğramasını, parçaları da karıştırmasını ve her bir parçasını bir dağın başına bırakmasını söyler.

Hz. İbrahim dört kuş alır. Onlara isim verir. Kesip, karıştırır. Her birini bir dağın başına bırakır. Sonra isimleri ile çağırmaya başlar. Birde bakar ki kuşlar yanına gelir. Cenabı Hak, onları diriltmiş ve Hz. İbrahim (a.s)’e uçurmuştur.

Hakîkaten Hz.İbrahim(as)’in mesleği muhakkîk mesleğidir. Hem Hz.İbrahim(as) bütün peygamberlerin soyunun nesebî başıdır. Kendi döneminde müşriklere verdiği cevaplar çok enterasandır. Putları parçalaması ve baltayı büyük putun boynuna bırakması ve sonunda i’tirâzlara karşı verdiği cevaplar yine çok hikmet ve derslerle doludur.

“Lâ uhibûl âfilin” cümlesi ile “Ben batıp gidenleri sevmem” diyerek tek bir yaratıcıyı arması ve sonunda O'(cc)’na, bir Allah’a ulaşması da muhakkîk oluşunu gösteriyor.

Yukarıdaki ayette de Hz.İbrahim(as), Allah’a ölüleri nasıl dirilteceğini göstermesini istemiştir. Bu isteyişte bir i’tirâz kesinlikle yoktur. Bir istifsâr ve öğrenmek için sormak vardır. Elbette ki Hz.İbrahim(as) ayetin de takdimiyle Allah’ın “inanmıyor musun?“ sorusuna karşı; “Hayır inandım ancak kalbim mutmain olması için dedi” cümlesi çok enterasandır. Yüce Allah bir peygamberin lisânı ile bizlere i’tikadî ve îmânî meselelerde şüphemiz olmaması gerektiğini ve kalbimizin mutmain olması için araştırıp sormamız gerektiği dersini vermektedir.

Yine ayetin devamında Yüce Allah Hz.İbrahim(as)’e yakından uzağa, bilinenden hakîkate geçmemiz için günlük hayattan kuşların öldürülüp, parçalarının değişik dağlara bırakılıp, tekrar diriltilmesi misâlini vermektedir. Böylece bizlere de yakın çevremizde tevhid delillerine dikkat etmemiz dersi verilmiş olmalıdır.

Daha sonra ise Hz.İbrahim(as)’in kalbinin mutmain olması yine ayet ile izhâr edilmektedir.

Risâle-i Nûr Külliyatının bir diğer husûsiyeti de “Ayetlere asrımız itibârı ile nasıl muhatap olacağız ve asrımızda günlük hayatımıza ayetlerden düşen dersleri nasıl tatbik edeceğiz?“ derslerini vermesidir.

Demek bu âhirzamân asrında îmânların fen ve felsefenin tasallutu ve dinsizlik cereyânlarının maddî ve mânevî ifsadâtı ile yaralanan kalb ve akıllarımızın tedâvi edilmesi ve özellikle îmânî ve i’tikâdî vechemizin mutmain edilmesi ancak ve ancak Kur’ân’ın mânevî bir mucîzesi ve dersleri olan Risâle-i Nûr hakîkatlerinin tatbikatı ile olabilir. Meselâ haşir Risâlesindeki dersler ve misaller Hz.İbrahim (as)’e Allah’ın kuşları parçalayıp her bir parçasının birer dağ başına bırakıp tekrar diriltilerek kalbinin mutmain edilmesi hâdisesinden hissesi olması gerekir diye inanıyoruz.

Bâkî ÇİMİÇ

[email protected]

———————-

[1] Bakara Sûresi:2,Ayet:258

[2] Bakara;Sure:2,Ayet:260

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir