Okumak Üzerine Bir Hasbihâl

İnsanı çok önemsiyor ve mesleğim i’tibârıyla da en büyük yatırımın insana yapılan yatırım olduğuna inanıyorum. Asrımızı tahlil ederken karşımıza önceki asırlardan çok daha farklı ve fırtınalı bir asır çıktığını görüyorum. Eğer iyi yetişmemiş ve yeterli donanıma sahip olmayan bir toplum ve gençlik alt yapımız olmaz ise hem millet olarak hem de ülke olarak zorluklar yaşayacağımız malûmdur. Öyleyse önceliğimiz insan olmalı ve merkezimize insanı almak ve onun tekâmülü ve eğitimi için çalışmalıyız diye düşünüyorum.

Millet olarak farklılıklarımızı bir zenginlik kabûl edip ortak paydalarımızda buluşmak ve farklılıklarımızı paylaşım aracı yapmanın gereğine inanıyorum. Okuyan ve okuduğunu yaşayan bir toplum ferdi olmak en çok önemsediğim bir haslettir. Bir toplum kitaptan kopmuş ve okumayan ya da az okuyan bir toplum olmuş ise o milletin üretmesi ve düşünmesi çok zordur. Üreten bir toplum olabilmek için düşünen fertlerin oluşturduğu bir millet olmak zorundayız. O zaman en büyün tahşîdâtı eğitime ve okumaya vermek zorundayız. Çünkü bir millet cehaletle ancak ve ancak eğitim ve okumak ile başa çıkabilir.

Ancak neyi ve nasıl okumak diye sormak istiyorum? Bu mânâda okumak üzerine düşüncelerimizle ilk hasbihâlimize başlayalım inşâallah.

“Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve câmid(cansız) hükmünde insan olmak ihtimali var.” diyen Bedîüzzamân Hazretleri ne kadar mükemmel bir hakîkate işâret etmiş.

Okumak! Ne güzel bir kelime ve fiil değil mi? Ancak nasıl okumak ve neyi okumak?

İnsan bu kâinata tâallümle tekellüm etmek için gönderilmiştir. Bu tâallüm için gerekli potansiyel isti’dâdlar ve kabiliyetler insanın fıtratına yerleştirilmiştir. Onun içindir ki “Oku”mak insanın fıtratının bir gereği ve zarûretidir.

Zübeyir Gündüzalp’in “Şimdi oku kabirde okuyamazsın.” sözü ne büyük bir hakîkati ifâde ediyor. Bu asırda sanal dünya ve görsel âlem, insanları kendisine celb ve esir ettiği bir zamanda okumak ne kadar önemli değil mi?

Allah’ın ilk emri de zaten oku değil mi? “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir alekadan (kan pıhtısından) yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğretti.(Alak Sûresi-1,2,3,4,5) ” ”Rabbinin kitabından sana vahyolunanı oku!(Kehf Suresi,27) ” Okumak ve yazmak ile ilgili Rabbimiz böyle söylüyor biz kullarına. Sanırım okumak çok yönlü olmalı. İnsanı, çiçeği, böceği, hayvanları ve bitkileri okumak. Tekrar tekrar tâ başa dönerek okumak. Çünkü tekrarda te’kîd vardır. Tuğla tuğla üstüne koymak tekrar değil te’sîstir. Öyleyse okumalarımıza bu nazarla muhatap olarak başlamak gerekir.

Evet, nasıl ve neyi okumak?

Önce Allah’ın adıyla “bismillâh” ile başlayarak okumak gerekir. İnsanın simâsındaki Ehâdiyet tecellisini okumak, âlem-i asgar(küçük âlem) olan kendimizi okumak, önce enfüsî sonra afakî tefekkür sırasına uyarak, eşyayı ve eşyada tecelli eden esmâyı okumak.

Kur’ân’ı kelâm-ı ezelî olarak, Cebrâil(as)’in Efendimiz(sav)’e okuduğu anı hatırlayarak okumak.

Tefsîrleri Kur’ân’a muhatap olarak ve kudsiyetini Kur’ân’dan aldığını bilerek ve me’hazdaki kudsiyete şeffaf bir ayna olduğunu görerek okumak.

Cisimleşmiş Kur’ân ve tecelli-i esmâ olan kitab-ı kâinat satırlarını okumak.

Bürhan-ı nâtık; konuşan delil olan Efendimiz(asm)’in hayatını ve O’nun(asm) hayatının her bir karesini ve sünnetini okumak ve yaşamak.

Asr-ı saâdetin karelerini, her asra bakan cihetlerini atlamadan satır satır okumak.

Sinekleri, böcekleri, hayvanları, bitkileri ve hâkezâ bütün mahlûkatı okumak.

Ya Rabbi, okumalarımızı rızâna ulaşacak şekle çevir. Bizleri boşa okuyan kullarından eyleme. Okuduğu ile amel edenlerde eyle. Âmîn!

Velhasıl okuyanlardan olmak, okuyamayanlardan olmamak dileğiyle şimdilik hoşcakalınız…

Bâkî ÇİMİÇ

[email protected]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir