Rahman ve Rahîm tecellileri

“İnsanın nefsi, rahmâniyetin cilveleriyle, kalbi de rahîmiyetin tecelliyatıyla nimetlendikleri gibi, insanın aklı da hakîmiyetin letâifiyle zevk alır, telezzüz eder.”[1] Rahmâniyetin cilveleri şu hadsiz kâinatı şenlendirmekte, karanlıklı mevcûdatı ışıklandırmakta; hadsiz ihtiyâcât içinde yuvarlanan mahlûkatı terbiye emekte; bütün kâinatı insana müteveccih ettirmekte ve her tarafta ona baktırıp, muâvenetine koşturmakta ve bu hadsiz fezâyı ve boş ve hâli […]

Saîd Nursî’nin Görüşleri Işığında Yeni Dünya Düzeni’nde Müsbet Avrupa’nın Yeri

Özet: Bin dokuz yüzlü yılların ilk yarısında ve iki Harb-i Umûmî sonrası yaşanan olaylar, özellikle içinde yaşadığımız asrın hâdiseleri; çeşitli buhranlar yaşanmasına sebep olmuş, modernleşen toplumları insânî ve demokratik yaşam şartları açısından hayat standartları noktasında çok geri seviyeye düşürmüştür. Gerek siyâsi konjonktür, gerek âlem-i İslam’da yaşanan çatışmalar hâdiseleri daha da derinleştirmiştir. Bu makâlede mevcut hâdiseler […]

Meyl-i Dünyaya Hırs

Meyl-i dünyaya hırs Risale-i Nur’da Dünya’nın üç yüzünün bulunduğu ifade edilir. Üçüncü yüz, insanın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan yüzdür. Bediüzzaman, dünyanın bu üçüncü yüzü için şu izahatı yapar: “Şu yüz çirkindir. Çünkü fânidir, zâildir, elemlidir, aldatır.”[1]