Fesad-ı Ümmet Zamanı

Fesad-ı ümmet zamanı Âhirzaman, ihbar-ı gaybîlerle haber verilen ümmetin korktuğu ve fitnesinden Allah’a sığındığı bir asırdır. Ehl-i îmân istiâze duâsı ile “bin üç yüz sene zarfında, emr-i peygamberî ile bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azab-ı kabirden sonra “…ahirzamanın fitnesinden [bizi koru Allah’ım][1]”vird-i ümmet olmuş.”[2] Bu hadîs-i şeriften de anlaşılmaktadır ki en büyük fesad-ı ümmet […]

Risâle-i Nur’da Menfî Siyâset

Menfî siyâsetten istifade zannı Menfî siyâset ta’biri Bediüüzzaman Hazretleri’ne ait bir tespittir. O,“Din dâhilde menfî tarzda istimal edilmez.  Otuz sene halife olan bir zat, menfî siyâset namına istifade edildi zannıyla, şeriata gelen tecavüzü gördünüz.”[1] diyerek menfî siyâsetin şerîata verdiği zararı ifade etmiştir.  Buradan anladığımız şudur: Menfî siyâsetin tatbikatı, dinin dâhilde menfî tarzda istimal edilmesidir. Otuz […]

Siyâset-i âliye-i İslâmiye

Siyâset-i âliye-i İslâmiye Bediüzzaman Hazretleri “Benim hakîkî vazîfem, neşr-i esrâr-ı Kur’âniyedir.”[1] der ve “Bu memleketle, hamiyet-i İslâmiye noktasından alâkadarım.”[2] tespitini aktarır. Bu vazîfedârlık ise “Evet, bu zamanda hem imân ve din, hem hayat-ı içtimâî ve şerîat, hem hukuk-u âmme ve siyâset-i İslâmiye için gayet ehemmiyetli bir müceddid ister.”[3]  şeklindedir. “Diğer yandan Şam’da allâmelere, siyâset-i İslâmiye […]

Hakperest Olmak

Hakperest Olmak Hakperest; Doğruluktan ayrılmayan, doğruluğu ciddi ve samimi seven kişidir. Hakka iman eden ve hak üzere amil olandır. Hakperest kişi, doğruluk ve haktan taviz vermez, doğruluktan ayrılmaz, hak ve hakîkati ciddî mânâda sever. Hakperest olan, hak ve bâtılı birbirinden tefrik eder. Fıtraten hakka taraftardır ve hakka hizmet etmekten zevk ve şevk alır. Ey Hakka […]

“Beşer zulmeder, kader adalet eder” sırrı

“Beşer zulmeder, kader adalet eder” sırrı Risale-i Nur’da da yerini alan ve ispat edilen “Beşer zulmeder, kader adalet eder.” sözü çok manidârdır. Çünkü “Başa gelen zulümlerde iki cihet var ve iki hüküm vardır: Biri insanın, biri kader-i İlâhînin. Aynı hâdisede insan zulmeder, fakat kader âdildir, adâlet eder.”[1] Evet “Beşer, zâhirî esbaba bakar; bazan yanlış eder, […]

Şahs-ı mânevîyi anlamak

Şahs-ı mânevîyi anlamak “Evet müteaddid eşya bir cemâat şekline girse, bir şahs-ı mânevîsi olacaktır. Eğer o cem’iyet, imtizac edip ittihad şeklini alsa, onu temsil edecek bir şahs-ı mânevîsi, bir nevi ruh-u mânevîsi”[1] olacaktır.  O şahs-ı mânevînin ruh-u mânevîsini de şuralar temsil eder. Hem o şahs-ı mânevî, çok ruhların imtizacından ve tesanüdünden ve efkârın telâhukundan ve […]

Asır, şahıs ve ferd asrı değildir!

Asır, şahıs ve ferd asrı değildir! Bu zaman ve zeminde şunu net olarak ifade edebiliriz ki, asrımız şahıs ve ferd asrı değildir. Fertler bu asırda şahs-ı mâneviler karşısında her daim mağlup vaziyette kalır. Bedîüzzamân Said Nursî’nin ifadesiyle “Bu zaman, cemâat zamanıdır. Ferdî şahısların dehası, ne kadar hârika olsalar, cemâatın şahs-ı mânevîsinden gelen dehasına karşı mağlub […]

Gayr-ı Memnunlar

Gayr-ı memnunlar Gayr-ı memnun; memnun olmayan, kızgın, hoşnutsuz, küskün, kırgın mânâsında bir sözdür. Zaman zaman Risale-i Nur hizmetlerinde de gayr-ı memnun bir mizaca sahip olan ve böyle ta’rif edilen şahıslar bilinir. Gayr-ı memnun mizaca sahip kişiler zordur. Kırılgan ve küskün bir hâl ve tavır gösterirler. Yapılan hizmetlere iktifa etmeyip, hakka razı olmayarak ehak için ihtilaf […]

Nâ-Ehiller

Nâ-ehiller Üstad Bediüzzaman Hazretleri ehil olmayan ve liyakatsiz nâ-ehillerin hizmete girmelerinin zararını şöyle ifade eder: ”Nâ-ehillerin girmesi yüzünden bir derece suistimal ettiklerinden, rekabetkârâne ihtilâfa düşüp, hem kendine, hem cemâat-i İslâmiyeye ehemmiyetli zarar verir”[1]ler. Nâ-ehil; işinde ve hizmetlerde ehil olmayan, liyakatsiz olan kimsedir. Bunlar bulundukları ortama uymayan, verilen işi beceremeyen ve hakkını veremeyen bir vaziyettedirler. Ayrıca […]