Bâzan Hayır, Şerre Vasıta Olur

 Bâzan Hayır, Şerre Vasıta Olur
Havastaki meziyet filhakika sebebdir tevazu’, mahviyete; olmuş maatteessüf sebeb tahakküme,
Tekebbüre hem illet. Fakirlerdeki aczi; âmîlerdeki fakrı filhakika sebebdir ihsan ve merhamete.
Lâkin maatteessüf müncer olmuştur şimdi, zillet ve esarete. Bir şeyde hasıl olan mehâsin ve şerefse;
Havas ve rüesâya o şey peşkeş edilir. O şeyden neş’et eden seyyiat ve şer ise; efrad ve hem avâma
Taksim, tevzi’ edilir. .
Aşiret-i galibde hasıl olan şerefse: «Hasan Ağa, âferin!» Hasıl olan şer ise,
Efrada olur nefrin. Beşerde şerr-i hazîn!.
.(Lemaat)
Mal ve makamca yüksek mertebelerde bulunanların meziyetleri ve özellikleri gerçekte tevazu sebebi olmalıdır. Kendilerini toprak gibi değersiz hissetmelidir ve kendine değil başkalarına değer vermelidirler. Ancak böyle olmamış. Ne yazık ki zorbalık ve baskı sebebi olan tahakküm, kendilerini üstün ve başkalarını küçük görme hastalığına dönüşmüştür.
Fakirlerdeki acizlik, saradan, basit kişilerdeki fakirlik, gerçekte ihsan ve merhamete sebeptir. Fakat üzülerek görülüyor ki neticede şimdi zillet ve esarete sebep olmuştur. Her şey tersine döndürülmüştür.

Bir şeyde ortaya çıkan güzel, mehasin ve şeref varsa makamı yüksek görülenlere ve reislere o güzellik ve şeref hakkı olmadığı halde hak olarak veriliyor gibi peşkeş çekilmiştir.

O işten ortaya çıkan seyyiat ve şer olan davranışlar ise tüm avam ve halka dağıtılmış ve tevzi edilmiştir. Bu hal tam bir zulüm ve tahakküm halidir.

Toplumun ve aşiretin ileri gelenlerinde ortaya çıkan şeref ise,”Ağa”lara ve paşalara verilmiştir; aferin onlara tevzi edilmiştir.

Ortaya çıkan ve hâsıl olan şer ve kötülükler ise fertlere olur nefretle beddua ve lanet. Bu hal insanlıkta olur üzücü ve hüzün verici kötülükler.

İşte buna işaret yine Bediüzzman’dan;

“Cemaatin hayrını ve ordunun zaferini başa vermek ve o başın kusurunu cemaate isnad etmek ise, binler hayırları birtek hayra indirmek ve bir tek kusuru binler kusur yapmaktır. Çünkü, nasıl bir tabur bir dehşetli düşmanı öldürse, herbir neferi bir gazilik rütbesini alır; ve yalnız binbaşısına verilse, binden bire iner, birtek gazi olur; o binbaşının hatâsıyla zâlimane bir katil yapılsa ve ona verilmeyip tabura verilse, o birtek katil bin cinayet hükmüne geçerek bin neferi mes’ul eder ve cezaya çarpar.

Aynen öyle de, meydandaki görünen ehemmiyetli kusurlar onları işleyen ölmüş adama verilmezse, beş yüz, belki bin seneden beri gaziliğini ve hakperestliğini dünyaya gösteren ve ferman-ı şerefini ve Kur’ân bayraktarlığını kılıçlarıyla ve kanlarıyla imzalayan bir orduya havalesiyle o kusurlar binler derece ve erkânları adedince ziyadeleşir, o ordunun pek parlak mazisini dehşetli karartır ve bu asrın ordusunu, geçen asırların aynı orduları önünde mahcup ve mes’ul eder. Ve mevcut şerefler, zaferler tek adama verilse, binler derece küçülür, erkân ve efrad adedince gazilik ve hayırlar birtek hükmüne geçer, söner; daha kusurlara karşı kefâretü’z-zünub olmaz. (Emirdağ Lâhikası

Bâkî ÇİMİÇ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir