Bedîüzzaman Ve Hamidiye Alayları

Hamidiye Alayları hakkında Bediüzzaman’ın görüş ve tespitleri Bediüzzaman çok yönlü ve çok farklı alanlarda küllî vazifeleri olan bir müceddittir. Toplumun her kesimi ile ilgili içtimâî ve siyâsî hadiselere Kur’ânî çözümler ortaya koyar. Onun için Bediüzzaman’ın çözüm önerilerine bigâne kalmak kâr-ı akıl değildir. II. Abdülhamid döneminde kurulup Şark vilayetlerinde teşkil olunan Hamidiye Alayları ile ilgili de […]

Bedîüzzamân ve Abdülhamid Meselesi

Abdülhamid Meselesinde Bediüzzaman’ı Doğru Anlamak Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, Bediüzzaman ve Sultan Abdülhamid arasında geçen hadiseleri bahsetmek ve târihî seyri içinde olaylara objektif yaklaşmak kolay değildir. Bunu daha önce kaleme aldığımız ve Yeni Asya’da yayınlanan birkaç yazıdan dolayı yakînen biliyorum. Halen en fazla yorum ve itiraz alan yazılar olarak internet sitelerinde bu yazılar […]

Bediüzzaman ve İttihâd ve Terakkî

Târihî açıdan Bediüzzaman Said Nursî’nin Divan-ı Harb-i Örfî Savunması[1] çalışmasında İttihâd ve Tarakkî ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir. Buraya göre: “İttihâd ve Terakkî fırkasının kökenleri ve yapısı, iç ve dış destekçileri analiz edildiğinde, o döneme ait karanlıkta kalan birçok konu ve hadise kendiliğinden aydınlığa kavuşacaktır. Bu sebeple, 31 Mart sürecinde gelişen olaylarda kesinlikle İttihâd ve […]

Divan-ı Harb-i Örfî’nin basımı

Bediüzzaman’ın Divân-ı Harb-i Örfi Müdâfa’ası 11 Mayıs 1325/24 Mayıs 1909 tarihinde yapmış olduğu târihî savunması ile beraatla neticelenir. Bediüzzaman Hazretleri’nin bu târihî müdâfa’ası sonradan kitap olarak neşredilir. Divan-ı Harb-i Örfî adlı bu eser, bir müdafaadan ibarettir. Târihî bir tahlildir. 31 Mart Vak’ası’na ışık tutacak önemli bir eserdir. Bedîüzzamân Hazretleri’nin 31 Mart Vak’asıla hiçbir alâkası yoktur. […]

Bediüzzaman’ın basılan ilk eseri: Nutuk

Evvela şunu ifade edelim ki, 1326/1910 Bediüzzaman için önemli ve kargaşalı bir yıldır. Ancak bu fırtınalı günlerde dahi onun Kur’ân’a hizmet edeceği Kur’ânî işaretlerle teyid edilmiştir. (Yegûlûne Rabbenâ etmimlena nûrenâ) “Derlek ki; Ey Rabbimiz, “Nurumuzu tamamla.”[1] hem mânâca kuvvetli münasebeti var, hem cifirce bin üç yüz yirmi altı(1326/1910) ederek o tarihteki Hürriyet İnkılâbından neş’et eden […]

Bediüzzaman’ın Gazete Çıkartma teşebbüsü

Bediüzzaman’ın Gazete Çıkartma teşebbüsü Bediüzzaman gazetelerde yayımlanan makalelerinin yanı sıra ilk kez yeni bir teşebbüste bulunmak üzere, 1 Şubat 1909 tarihinde çıkaracağı gazetesinin müracaatını gerçekleştirmiştir. Marifet ve İttihâd-ı Ekrâd adıyla haftalık olarak çıkaracağı Türkçe ve Kürdçe gazetesi için 1498 numaralı bir arîza (dilekçe) ile teşebbüste bulunur ve gerekli mercilerle yazışmalar yapılır. Gazetenin çıkarılmak istenmesinin sebebini […]

Bediüzzaman’ın makâle yazdığı gazeteler

Bediüzzaman’ın makâle yazdığı gazeteler Öncelikle Bediüzzaman Hazretleri’nin gazeteler ile ilgili tespitlerine bakalım. Çünkü bu konuda çok önemli tespitler ve prensipler ortaya koyuyor. Mesela “Volkan gibi cerâid-i diniye ile nesâyih-i diniyeyi, o mütehassis ve müteheyyiç vicdanlara yağdırmak istiyoruz.”[1] der. Böylece “dinî gazete”lere, “dinî nâsihât” noktasında müsbet bakar. Çünkü dinî gazeteler hisli ve heyecanlı vicdanlarda te’sirli nâsihat […]

Târîhi seyri içinde 31 Mart Vak’ası

Târîhi seyri içinde Otuz Bir Mart Vak’ası Târîhi seyri içinde çok bilinmeyenli bir denklem gibi, iç içe birçok girift hadisenin yaşandığı Otuz Bir Mart Vak’ası çok konuşuldu ve çok tartışıldı. Halen de tam mânâsıyla netliğe kavuşmuş değil. Çok ‘nokta-i siyah’ alanlar, gizli ve kapalı noktalar var. İşin ehli ve târihçiler dahi bu konuda farklı görüşler […]

1900’lü yılların başlarına bakan işâret-i gaybîyeler

Bediüzzaman’ın Kur’ân ayetlerinden istihrâc ettiği mânâlara göre 1323(1907) yılı, gelecek olan büyük fitnelerin kaynamaya başladığı yıllardır. Gerçekten İttihad ve Terakkî içinde yuvalanan bir komita fitnesinin hareketlerine şiddetin de eklendiği yıl olan 1323(1907), hem Bediüzzaman’ın İstanbul’a gelerek yeni bir engebeli hayata başlaması ve başına musibetlerin arka arkaya gelmesi ve hem de hilâfet-i İslâmiye’nin ve Sultan Abdülhamid’in […]