Fuarlar, Masum çocuklar ve Risale-i Nur

Fuar, Masum çocuklar ve Risale-i Nur

Bilindiği üzere kitap fuarları doğrudan kitapseverlerle buluşma, kaynaşma ve yüz yüze iletişimin en etkili mekânları. Bir önceki Karadeniz 7.Tüyap kitap fuarına bazı sebeplerle katılamamış, bunun üzüntüsü içindeydik. Bu sene bütün ön hazırlıkları tamamlayarak Karadeniz 8.Tüyap kitap fuarına Yeni Asya Neşriyat olarak katıldık ve 30 Eylül 2023 Cumartesi günü 121B standında yerimizi almış olduk. Yerimiz on iki metrekare olarak küçük sayılabilecek ve arka kör bir noktaya baktığı için üzülmedik diyemeyiz. Ancak gördük ki sebeplerin tesiri yok! Bizi arayanlar gelip buluyor. Hatta geçen sene yoktunuz diyenler, bu sene Tüyap sitesinden takip edip son haftaya kadar sizi göremedik diyenler, fuar girişinde asılı olan yerleşim planından bizi arayıp bulup gelenleri gördükçe nasibi olanlar ve nokta atışla gelip bizi bulanları görünce elhamdülillah, ‘hâzâ min fadli rabbî’ dedik.

Fuarların ekonomik alt yapı masrafları hayli yüklü. Ülkemizin ekonomik problemleri de göz önüne alındığında kitap fiyatları da ziyaretçilere anormal geliyor. Ancak bizim için fuarda bulunma gerekçemiz diğer kitap firmalarından çok farklıydı. Bizler Yeni Asya olarak orada olmalıydık. Cemiyete biz buradayız, hizmetimizin başındayız, korkulacak ve ürkülecek hiçbir meselenin olmadığını göstererek kuvve-i maneviye olmalıydık. Aynen öyle oldu. 2×4 metre ebatında Bediüzzaman, Risale-i Nur, Yeni Asya ve logoların bulunduğu görseli fuar arka fonuna boylu boyunca astık. Diğer duvarları Bediüzzaman ve Yeni Asya görselleri ile tamamladık. Standımızın yarısını Risale-i Nur eserleri ve diğer yarısını da muhtelif Yeni Asya Neşriyat eserleriyle donattık. Yerimiz dar ancak kalbimiz geniş ve sıcaktı. Hediye dergi ve günlük gazeteyle gelenleri boş çevirmedik. Standımızı ziyaret edenlerle bire bir muhabbet kurup, iletişim el ilanlarımızı vererek her zaman görüşebileceğimizi söyledik. Özellikle gençlerle birebir konuşarak Risale-i Nur’un mahiyetiyle ilgili bilgilendirici sohbetler yaptık. Sokaklarda hangi insanı durdurup gel sana Risale-i Nur’dan bahsedeyim diyebiliriz? Ancak fuar vesilesiyle insanlar bize yaklaştılar, yanımıza geldiler ve bizler de onlara manevi çekirdek olabilecek Risale-i Nur ve Bediüzzaman’dan hakikat çekirdekleri ekmeye çalıştık. Anlatmak bizden, tesir ettirmek Rabbimizden inşâallah.

Daha iyi olmalıyız!

Bediüzzaman “Semere-i sa’yine, kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa’yi kuvvetlendirir; mevcuda iktifa dûnhimmetliktir.”[1] Der. Bu tür faaliyetlerin bir değerlendirmesi yapılsa daha sonraki senelere daha iyi olabiliriz. Biz tevekküle riayet etmekle mükellefiz. Yükümüzü sırtımızda ve belimizde taşımak yerine gemiye bırakıp nezaret etmeliyiz. Gemiyi yüzdürmek ve sahil-i selamete çıkarmak bizim vazifemiz değil. Biz, nezaret vazifemizde bir noksanlık varsa onu tekmil etmeye çalışırız. Öncelikle yerimizi giriş kapısına dönük, tam ada veya yarım adaya çevirmeliyiz. Stand kurulumu daha profesyonel görsellerle donatılmalıdır. Standart bir stand profili kullanmalıyız. Daha seri ve erken hareket etmeli, yer ve alt yapı çalışmalarının bağlantılarını erken tamamlamalıyız. Standta vazifeli olacak olanların daha profesyonel olmalarını sağlamalı, gerekirse eğitim vermeliyiz. Okur-Yazar buluşmalarını daha planlı ve programlı yapmalıyız. Kitap arkasında basılı bulunan fiyatları güncel fiyatlarla değiştirmeliyiz. Özellikle çocuk kitapları, gençlik, aile, namaz, mealli Kur’ân, değerler eğitimi, çocuk hikâyeleri vb kitapları acilen çeşitlendirmeliyiz. Çok gitmeyen kitapları daha cazip fiyatlarla okuyucuyla buluşturmalıyız. Velhasıl biz bize düşen noksanları tamamlamalı, neticeyi Allah’a bırakmalıyız.

Masum çocuklar ve Risale-i Nur

Kitap fuarları insanlarla tanışma, kaynaşma ve sosyal dayanışmanın en müessir vesilelerinden birisidir. Bir hafta süren fuarlar hafta içi yetişkinler açısından daha sakin geçerken okul ve talebe ziyaretleri ile dolup taşıyor. Yeni Asya Standı’nı ziyaret eden eğitimci meslektaşlarımız ve talebeler ile hususi ilgileniyoruz. Hususan çocuklarımız için Can Kardeş Dergimizi hediye olarak veriyoruz. Çocukların Risale-i Nur eserlerine dokunması “Bunların fiyatı ne kadar?” diye sormaları fıtraten Risale-i Nur ile alakadar olduklarını gösteriyor. Bediüzzaman’ın “Risale-i Nur’un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta, mâsum çocuklardır.”[2] tespitini ispat ediyor. “Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdetâ gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi  belâ olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki dâvâcı olur: “Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?” İşte bu hakikate binaen, en bahtiyar çocuklar onlardır ki, Risale-i Nur dairesine girip dünyada peder ve validesine hürmet ve hizmet ve hasenatı ile onların defter-i a’mâline vefatlarından sonra hasenatı yazdırmakla ve âhirette onlara derecesine göre şefaat etmekle bahtiyar evlât olurlar.”[3]

Çocuk ve kitap

Bizler Bediüzzaman’ın çocuklar ile alakalı yukarıda ifade ettiği hakikatleri bildiğimiz için gelen ailelere çocuk kitaplarının mahiyetini izah ederek evlerine götürmelerini ve tam şimdi onlara bu kitapları okutmalarının ehemmiyetini aktardık. Aileler anlattığımız kitapları almakta hiç endişe etmediler. Çünkü bu ahirzaman asrında çocukları terbiye etmek çok zor. Aileler bu noktada bizar durumda. Peygamberimizin hayatını çizgilerle anlatan kitap çok beğeniliyor, ancak fiyat konusunda aileler zorlanıyor. İman serisi ve ahlâkî çocuk kitapları da en çok tercih edilen kitaplar arasında. Değerler eğitimi serisi kitapları da önemli ve tercih edilen kitaplar kategorisinde.

Gençlere kitap veriyoruz

İsmi bize mahfuz bir ağabeyimiz fuar evvelinde bizi arayarak ziyaret edeceğini ve Risale-i Nur’dan hediye kitaplar getireceğini söyledi. Getirdiği kitapların hususan gençlere iletilmesi temennimizdi. Risale-i Nur ile alakalı ancak alamayan geçleri takip etmeye başladık. Tespit ettiğimiz gençlere kitapların mahiyetini de izah ederek hediye vermeye başladık. Bu kitapları verdiğimiz gençlerin simalarındaki tebessüm unutulacak gibi değildi. Hele bir gencimizin “Hocam size söz veriyorum, bu kitabı okuyacağım.” demesi samimiyetinin ispatıydı. İnanıyoruz ki bu insanlar kitapları okuduğunda Rabbimiz tesirini halk edecek ve ileride yönünü ve yüzünü Risale-i Nur’a çevirecek.

Bediüzzaman’ın resmi…

Seneler önce bu konuda dinlediğim bir hatırayı paylaşmak istiyorum. Bir yakınım tanıştığı manav bir kardeşe Yeni Asya Gazetesi’nden bahsediyor. Devam eden günlerde kendisine gazeteyi ulaştırıyor ve bir süre sonra da biz kendisi ile tanışıyoruz. Bire bir sohbetlerimiz sonrası Risale-i Nur ile tanışıyor. Neticede halen Risale-i Nur sohbetlerine devam ediliyor. Bu kardeşimiz seneler evvelinde genç iken bir gazetecide Vahdet isminde İslâmî bir dergi görüyor. Dergi o sayısında Bediüzzaman’ın resmini basmış. O resim kardeşimizin nazarını celb ediyor ve dergi alınıyor. Demek bu kalbî niyet ve fiilî duruş seneler sonraki Yeni Asya ve Risale-i Nur’a mukaddeme olmuş diyebiliriz.

Bizler de kitap fuarında alınan ve hediye edilen her bir kitabın o insanların Risale-i Nur’a ulaşmalarına bir vesile ve mukaddeme olmasını Rabb-i Rahim’den niyaz ediyoruz.

Fuar ve Çizgilerle Bediüzzaman

Bu seneki kitap fuarında unutulmaz hatıralar ve hikâyeler dinledik. Bir hanım kardeşimiz standımıza yaklaştı ve yanında bulunan arkadaşı ile kitapları incelemeye başladı. Arkadaşına seçtikleri kitapları aldılar. Kendisi yeni İlâhiyatı bitirmiş. Çizgilerle Bediüzzaman setini görünce heyecanla “Ben bu seti internette gördüm, çok beğendim” dedi. Almak istediğini söyledi. İndirimi daha fazla yaparak kitapları kendisine verdik. Ayrıca hediye dergi ve kitaplar da ekledik. Elinde babasına ait kart olduğunu, ona çekim yaptıracağını söyledi. Tamam dedik ve çekim yaparken kart hata verdi. Bir türlü çekim yapamadık. Kart limiti yetersiz olarak görünüyordu. Kızımız mahcup oldu, kendisine kitapları alıp götürmesini, pazar gününe kadar burada olduğumuzu ifade ettiysek de kabul etmedi. Arkadaşı ile standtan ayrıldı. Baktık, kendisine hediye olarak hazırladığımız poşeti de bırakmış, öyle ayrılmış. Peşinden koşarak kendisini bulduk ve hediye kitapları unutmuşsunuz dedik. Ben alışveriş yapmadım, kabul edemem dedi. Kendisine standımıza gelenlere biz hediye veriyoruz, alışveriş yapması gerekmiyor dedik. Yine de kabul edemem dedi. Bu sefer tâ Ankara’dan sizlere verilmesi için bir ağabeyimiz bu kitapları buraya kadar getirdi, onun adına ve hayrına veriyoruz deyince poşeti kabul etti. Aynı gün kısa süre sonra kızımız tekrar standdımıza geri geldi. Babasını aradığını, kartın limitini artırdığını söyledi. Biz de sevindik ve kitapları verip kart çekimini yaparken kart tekrar yetersiz bakiye hatası verdi. Hay Allah, yine mi hata verdi dedi ve mahcup bir vaziyette elindeki poşeti tekrar bıraktı. Kendisine bu sefer kitapları alıp götürmesini, bizim hediyemiz olarak kabul etmesini ısrarla teklif ettiğimiz halde alamam dedi. Öyleyse Pazar gününe kadar gelir ödersiniz dedik, yine de olmaz deyip ayrıldı. Üzüldük! Bediüzzaman’ın hayatını şevkle okuyacak bir insana kitapları verememiştik. Bu vaziyet bizleri etkiledi. Fuarın diğer günlerinde bu hanım kızımızı beklemeye başladık. Pazar günü olmuş ve öğlen sonuna zaman ulaşmış, kızımız halen gelmemişti. Yine de bir ümit, daha zaman var derken hanım kızımız tebessüm eden simasıyla standımıza geldi. Hepimiz sevindik. Kitapları aldı ve bu sefer kart çekimi de problemsiz neticelendi. Hanım kızımız da kısa bir sohbetten sonra ayrıldı. Rabbim okuyacağı Çizgilerle Bediüzzaman seti sonrası bütün Külliyatı okumayı kendisine nasip etsin. Âmîn!

“Siz kazandınız, onlar kaybetti!”

Yeni Asya Standı’na hususi ‘Yeni Asya’ için gelenler oldu. Bir kısmı teşekkür etmek, bir kısmı dua etmek, bir kısmı da hasbihâl etmek için gelmişti. “Taş yerinde ağırdır.” diye bir söz var. Yeni Asya tam zamanında haksızlıklara karşı net tavır aldığı için insanların nazar-ı dikkatini çekmişti. Hâlbuki Yeni Asya bu duruşunu hakkın hatırı için yaptı. Karşılık beklemeden, sırf rıza-i İlâhi için davrandı.  Halklarda makes bulmasını Rabbimizin tesiri olarak kabul etti. Elbette ifrat ve tefrit duruşlar Risale-i Nur’un ruh-u aslisine muvafık değildi. Adale-i mahza gereği zulme ve haksızlığa uğrayanların kimliğine ve fikrine bakılmaz prensibi Yeni Asya için vaz geçilmez bir hakikatti. Birilerinin kınaması ve kızması bu hakikati değiştiremezdi. Yeni Asya şahs-ı mânevîsinin bu duruşunu tarih yazacak ve alkışlayacak inşâallah.

Meseleye şahsi değil, şahs-ı mânevî olarak bakılmalı. Bu hizmette şahıslar hizmetin önüne geçmemeli. Kusurlar şahsıların, bütün güzellikler şahs-ı mânevînindir. Şahs-ı mânevînin hukuku ehemmiyetlidir. Yeni Asya’nın duruşu ve hakperestliğini de şahs-ı mânevî yüklenmeli. Doğrusu da budur. Bu noktayı nazara sunacak bir hasbihali paylaşmak istiyorum.

Fuarın son günlerine doğru bir ziyaretçi geldi. “Siz kazandınız, onlar kaybetti!” dedi. Hem de yüksek ve vakur bir ses tonuyla. Bir anda nazarlarımız bu sese doğru dönüverdi. Farklı bir yayınevinin satandına uğrayıp oradan buraya geldiğini ifade etti. Onlara “Yeni Asya kazandı, siz kaybettiniz!” dedim dedi. Dadaş memleketinden olan bu beyefendi başladı anlatmaya. Uzun uzun Risale-i Nur ve Yeni Asya ile tanışmasını anlattı. Anlattıklarından samimiyeti ahval ve etvarından belli oluyordu. Yeni Asya zor zamanların sesi ve soluğu oldu dedi. Haksızlığa karşı duruşu takdire şayan diye devam etti. Bediüzzaman’ın Ehl-i Beyt ile ilgili görüş ve düşünceleri sordu. Epey anlattık. Çok dikkatini çekti ve bunları kitaplaştıramaz mısınız, okuyup istifade etsek diye teklifte bulundu. Kendisine Risale-i Nur Külliyatı’ndan Alevilik ve Ehl-i Beyt Risalesi olduğunu ancak baskısının bittiğini söyledik. Ayrıca “Bir Başka Açıdan Alevilik” adlı kitabı da adres gösterdik. Bu kitapların baskısı elimizde olmadığı için takdim edemedik. Demek bu tür kitaplara ihtiyaç var. Yayınevi yetkililerine bu tür baskısı bitmiş kitapları tekrar basmaları için çağrıda bulunalım.

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1] ESDE(Sünuhat) s.464

[2] Emirdağ Lahikası-I, s.

[3] Age, s.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir