Gazi Külliyat

Gazi Külliyat

Bir ara gazetemizde “Elimdeki Gazi Kur’ân’dır” diye bir makâle neşredildi. Yazıyı Abdurrahim Piroğlu kaleme almıştı. Makâlenin bir kısmında Merhum Demirel’den şöyle bir hatıra naklediliyor: “Yine iktidarda olmadığı bir zamanda evine gitmiştik. Biz girince ayağa kalktı ve önünde eskimiş bir Kur’ân duruyordu, onu kapattı ve bizim dikkat ettiğimizi görünce, “Arkadaşlar, bu Kur’ân gazi bir Kur’ân’dır. Anlatacağım size sonra” dedi ve sohbetimizin sonunda şunları anlattı:

“Şimdi siz diyeceksiniz ki, bu nasıl gazi Kur’ân’dır? Evet, bu Halk Partisi’nin zulmünden kurtulmuş bir gazi Kur’ân’dır. O dehşetli 30’lu yıllarda ben daha küçüğüm. Jandarma, etraftaki bütün köyleri dolaşarak, evlerdeki Kur’ân’ları toplayıp, harman yerine yığarak yakıyordu. Akşama yakın bizim köye, İslamköy’e gelmişlerdi. Bizlerden de Kur’ân’ları topladılar. Tabiî ahali çok üzgün. Fakat hava karardığı için, etraftan ateşin ışığı görünmesin diye, yakma işini sabaha bıraktılar, köyde beklemeye başladılar. O zaman babam bana dedi ki ‘Sülüman oğlum, Allah muhafaza, bir ev Kur’ân’sız olmaz.. Sen daha küçüksün, karanlıkta seni fark etmezler, hadi yavaşça harman yerine git de, bir tane Kur’ân al gel! ‘Ben de yavaşça, jandarmaya sezdirmeden gidip, biraz duman görüp islenmiş olan bu Kur’ân’ı alıp geldim. İşte Halk Partisi’nin zulmünden, yakılmasından kurtardığım bu Kur’ân’a ben gazi Kur’ân diyorum. Ben her sabah bunu okumadan hiçbir işe başlamam” dedi.”[1] Allah gani gani rahmet etsin.

Gazi Külliyat

Şimdi de gelelim Gazi Külliyat meselesine. Karadeniz 8.Tüyap Kitap Fuarı’nın 6. günündeyiz. Bir kardeşimiz bizi aradı. “Ağabey Orta Boy Külliyat kaç TL?” diye sordu. Fuar indirimi uyguladığımız için 2.900 TL’ye veriyoruz dedik. “İyiymiş, bende bir Orta Boy Külliyat var, gelip alabilir misiniz?” dedi. Nereden geldiğini sorduğumda anlatırım, müsaitsen şimdi anlatayım deyince dinlemeye başladık. Risale-i Nur talebesi olan ve zaman zaman kendisini ziyaret eden birisinin geldiğini, külliyatı onun bıraktığını, alın bu külliyatı hizmette kullanın dediğini anlattı. Peşine de külliyatın başına gelenleri bir bir anlattığını söyledi. Hadise şöyle vuku bulmuş. Bu Nur Talebesi’nin tanıdığı bir şahıs bir camiye Külliyat hediye etmiş. Camide vazifeli kişi ise bir süre sonra kendisini arayarak “Bu kitapları yakmaya gönlüm razı olmadı, gel bunları al. Biz Diyanet’in kitaplarından başka kitapları kabul etmiyoruz.” demiş. Külliyatı camiye veren şahıs da tanıdığı Nur Talebesi’ne böyle bir hadise yaşadığını anlatınca Nur Talebesi olan kardeş hiddetlenmiş ve “Söyle bana bu hangi cami? Ben gidip bunun hesabını kendisine soracağım.” deyince, ilgili şahıs “Külliyatı sen kabul edersen ben gidip alıp geleyim, size teslim edeyim.” Nur talebesi tamam, getir demiş. İlgili şahıs verdiği Külliyatı camiden alıp gelmiş ve Nur Talebesi kardeşe teslim etmiş. Bu kardeşimiz bakmış Külliyat Yeni Asya Neşriyat baskısı. Külliyatı getirip bizim kardeşimize teslim etmiş. Bizler de bir gün sonra Külliyatı alıp muhtaç bir gönüle ulaştırmak için fuara götürdük. Aynı gün Gazi Külliyat muhtaç bir gönüle ulaştı ve hepimizi memnun ve mesrur etti.

Şimdi şu soruları sormak bizim hakkımız değil mi? Risale-i Nur eserlerinin bir kısmını Diyanet Vakfı bastığı halde niçin camilere konulmuyor? Diyanet camiası Risale-i Nur eserlerinden niçin bu kadar uzak ve soğuk duruyor? Korkuluyor mu? Yoksa başka bir saik mi devrede? Cidden merak ediyoruz…

Bediüzzaman bu noktada şöyle sesleniyor: “Madem şimdi ehl-i imanın tabakatını, avamdan havassa kadar, maruz kaldıkları evham ve şübehattan kurtarmak çaresini bulduk; o ulema ya daha kolay bir çaresini bulsunlar veyahut bu çareyi iltizam edip ders versinler, taraftar olsunlar. Ulemâü’s-sû‘ hakkında bir tehdid-i azîm var; bu zamanda ehl-i ilim ziyade dikkat etmeli.”[2]

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1] https://www.yeniasya.com.tr/abdurrahim-piroglu/demirel-elimdeki-gazi-kur-an-dir_543176

[2] Mektubat,29.Mektup,6.Kısım,5.Desise-i Şeytaniye

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir