Rahman ve Rahîm tecellileri

“İnsanın nefsi, rahmâniyetin cilveleriyle, kalbi de rahîmiyetin tecelliyatıyla nimetlendikleri gibi, insanın aklı da hakîmiyetin letâifiyle zevk alır, telezzüz eder.”[1] Rahmâniyetin cilveleri şu hadsiz kâinatı şenlendirmekte, karanlıklı mevcûdatı ışıklandırmakta; hadsiz ihtiyâcât içinde yuvarlanan mahlûkatı terbiye emekte; bütün kâinatı insana müteveccih ettirmekte ve her tarafta ona baktırıp, muâvenetine koşturmakta ve bu hadsiz fezâyı ve boş ve hâli âlemi doldurarak nûrlandırmakta ve şenlendirmekte; bu fâni insanı ebede namzet eden ve ezelî ve ebedî bir Zâta muhatap ve dost yapmaktadır.[2] 

Rabbimizin bin bir ismi var. O’nun isimlerine Esmâ-i Hüsnâ diyoruz. Esmâ-ı Hüsnâ’da Allah lafza-i celâlinden sonra en çok zikredilen isimler Rahman ve Rahîm isimleri kâinatı ihata eden bir nur-u azamdır. Rahman ve Rahîm isimlerinin tecellisi Vahid ve Ehad isimlerinin tecellisi gibidir. Rahman umûmî, Rahîm husûsi tecelli eder. Rahman nefislere bakarken, Rahîm kalblere bakıyor. Rahman külliyet kesbederken, Rahîm husûsiyet kesbediyor. Rahman ekser itibarıyla dünyaya bakarken, Rahîm ekser itibarıyla ahirete bakıyor.

Ezelde Allah vardı, başka bir şey yoktu. Cenab-ı Hak ezelde mahlûkat için irâde-i hayr diledi. Mahlûkatı vücûda getirdi. O anda mahlûkat Rahman ismine mazhar oldu. Ne ki, yaratılmış o Rahman ismine mazhar olmuş, vücuda çıkmıştır. Rahmaniyet bütün kâinatı ihata ediyor. Kâinat tesviye edilip insana hazır hâle getirilince, Rabbimiz insanı irade eder. Böylece insan yaratılır. Sonra insana enva-i rızık ve nimetler ihsan edilir.

‘Allah öyle bir Rahman ki nimetlerini kâfire de veriyor, mümine de veriyor. Küçük bir midemizi tatmin için baharı bir sofra-i nimet yapmış, gözümüze güneşi ve âlem-i mubsıratı vermiş, kulağı vermiş, âlem-i mesmuatı ona sofra yapmış. İnsanın neye ihtiyacı varsa o vakt-i zamanında verilmiş.’ Bu rahman isminin tecellisidir. Rahman ismi Vahidiyet misüllü kâinatı kuşatmış. Nefis taşıyan her mahlûk Rahman isminin tecellisi altında nasiplendirilmiş.

Allah’ın rahmeti ammdır. Cenab-ı Hak insanı yarattı ve insana ebediyeti ihsan etti. İnsan cennette Allah’ın ebedi ihsanına mazhardır. Öyleyse Rahman ismi sadece dünyada kalmıyor. Ebede kadar uzanıyor, gidiyor. Ahirette muzaaf rahmet olan Rahîm ismine mazhar olarak ebede kadar Rahmete mazhardır, insan. Cennetten sonra rahmetin tecellisi, rüyete mazhariyete kadar gidiyor. Rahmet ezelden ebede kadar ihata ediyor. Eşmel bir tecellî var.

İnsanın ruhunun ebedi ihtiyaçlarına cevap mı istiyorsun? Cenab-ı Hakkın Rahman ismine yapış, tutun ve bırakma! Rahman ve Rahîm… Bu iki isme yetişmek için acz ve fakr iki vesiledir. Bu acz ve fakrımıza rağmen Allah’ın küllî nimetlerine mazhariyet şükrü netice veriyor. Elbette şükrün küllî manası var; bu ise ubudiyettir. Ubudiyetin fihristesi de namazdır. Namaz külli bir şükürdür.

İsm-i Rahîm makam-ı nübüvvete layık bir isimdir. Kalblere bakıyor. Husûsiyet var. Aynen Ehâdiyet tecellisi gibi. Rahîm isminin tecellisi; şefkattir. Yavruların ihtiyaçlarına, hidayet nuru ile imana kavuşanlara Rahîm ismi yetişir. Nur talebesinin şefkati bekaya müteveccih bir şefkat olması lâzımdır. Cehenneme akan gençliği kurtarmaya müteveccih bir şefkatır bu şefkat. Rıfk, mülâyemet ve kavl-i leyyin ile gayz ve gadaba düşmeden lillâh için şefkat etmek Nur talebelerinin şiarıdır.

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1] Lem’alar, s.495, Y.A.N. İstanbul 2017

[2] Şualar, s.720

“Rahman ve Rahîm tecellileri” için 1 yorum

  1. Allah’ın rahmeti bu kadar genisken bu kadar âmmken insanların Allah’ı (CC) (haşa) gaddar zalim ve gazabı rahmetini aşmış gibi tanıtması anlatması ne kadar İslamiyet’e örtüşüyor düşünmek lazım

Muhammed Numan özel için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir