İşi Birbirine Havale Etmek

İşi Birbirine Bırakmak(Havalecilik) “Neme lâzım, başkası düşünsün” ahlâk-ı seyyienin menşeidir. Aynı zamanda istibdadın yadigârıdır. Müslümanlar millete, din ve devlete nâfi olan her şeye ya taraftar olmalı, yâda fili olarak hizmet etmelidir. Yoksa karşısına “Acz ve nefsin itimatsızlığından neş’et eden  ve işi birbirine bırakmak olan düşman-ı gaddar geliyor. Himmetin elini tutup oturtturur. Siz de, “La yedirrukûm […]

Menfâat-i Maddîye Kapısını Kapamak

Menfâat-i maddîye kapısını kapamak: Hizmet ruhu taşıyan insanların dünyevî bazı kapıları kapatması lâzım. Bunların başında menfâat-i maddîye kapısını terk etmek gerekir. Çünkü “Menfâat-i maddîye cihetinden gelen rekâbet, yavaş yavaş ihlâsı kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfâati de kaçırır.”[1] Risale-i Nur hizmetinde minnet altına girilmez. Sırf rıza-i ilâhi adına çalışılır, netice Allah’a […]

Maddî Değil Mânevî Hizmetler Lâzım

Maddî değil mânevî hizmetler lâzım Bu hizmetin en ehemmiyetli esaslarından birisi de karşılık beklemeden imân ve Kur’ân hizmetine çalışmaktır. Bunun yüzlerce delili Risale-i Nur satırları içerisinde vardır. Bilindiği üzere Bediüzzaman tâ küçüklüğünden beri sadaka ve hediye kabul etmemiştir. Hizmetinin karşılığı olarak bu tür maddî menfaatlardan men edilmiştir. Hatta bazen ihtilattan ve konuşmaktan memnû olduğu gibi, […]

Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsine meftun olmak lâzım

Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsine meftun olmak lâzım Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Zaman şahıs zamanı değil, şahs-ı mânevî zamanıdır. Risale-i Nur’da şahıs yok, şahs-ı mânevî var. Ben bir hiçim. Risale-i Nur, Kur’ân’ın malıdır, Kur’ân’dan süzülmüştür. Şeref ve hüsün Kur’ân’ındır. Şahsımla Risale-i Nur iltibas edilmiş. Meziyet, Risale-i Nur’a aittir. Risale-i Nur’un neşrindeki harika muvaffakiyet ise, Risale-i Nur talebelerine aittir.”[1]İşte […]