Risâle-i Nûr Nedir?

*Risâle-i Nûrdaki hakîkatlar şüphesizdir. *Risâle-i Nûr Kur’ânın mukaddes eczahane-i kudsiyesinden alınmış ilaçlardır. *Risâle-i Nûr intibah vesîlesidir. *Risâle-i Nûr mürşid-i hakîkîdir, velayet mertebelerine isal eder. *Risâle-i Nûra rûhlar gıda gibi muhtaçtır. *Risâle-i Nûru iştiyak olduğunda ve dikkatle okumak azamî istifâdeye medar olur. *Risâle-i Nûr şakirtlerinin rûhları birbiri ile alakadardır. Cesetleri muhtelif rûhları müttehiddir. *Risâle-i Nûrda Kur’ân […]

Kur’ân’ın Ta’rîfi

Kur’ân, şu büyük kâinat kitabının ezelde takdir edilen Rabbimizin marziyatı ve maksadının bir tercümesidir. Ezel Allah’ın geçmiş, hâl ve geleceği an olarak tuttuğu ve an olarak hükmettiği caniptir. Allah ilm-i ezelisinde kâinat için irâde etmiş olduğu bütün maksatlarını Kur’ân’da bildirmiş olduğundan o mukaddes kitabımız olan Kur’ân, kâinatın şifrelerini ve maksatlarını tercüme etmekte ve îzâh etmektedir. […]

Kur’ân Tahrîf Edildi Diyenlere…!

Kur’ân’ın değiştirilemeyeceğinin ve muhâfazasının Allah’a ait olduğunun delili yine Kur’ân’dır. Çünkü Yüce Allah, “Şüphesiz ki Kur’ân’ı Biz indirdik ve onu koruyacak olan da Biziz.[1]” buyurmuştur. Merak etmeyiniz o Kutsî kitap tek bir harfi dahi değişmeden kıyamete kadar bâkîdir. Eğer değiştirildi iddiası olan var ise bunu ispat etmelidir. Meseleye vehimlerle değil hak ve hakîkat olan delillerle […]

Kıskançlık Hastalığı

Kıskançlık; bizden farklı olana, dikkati dahâ çok çekene, sahip olamadığımıza sahip olana, dahâ huzurlu, dahâ mutlu yaşayana karşı duyulan tarîfi zor bir duygudur. Aynı zamanda olumsuz bir tutum veya tavırdır. Birçok sebep sonucunda kıskançlık duygusu kendisini gösterebilir. Meselâ beklediği ilgiyi, sevgiyi, şefkati göremediği zaman kişide kıskançlık duygusu görülebilir. Kıskançlık ferdî yâda cemâatî kaynaklı da olabilir. […]

Münâkaşa Sû-i Te’sîr Eder

Münâkaşa; kısaca ölçüsüz ve mîzânsız tartışmaktır. Aynı zamanda da sert tartışma ve ağız kavgasıdır. Bir konu hakkında, hep kendini haklı göstermek için karşısında konuşan kimsenin kalbini kıracak şekilde sözü uzatmak ve gönül incitmektir. Elhâsıl kötü bir huydur. Münâkaşada devrede hisler ve nefisler vardır. Hak, hakîkat ve insâf münâkaşada devre dışıdır. Çünkü akıl, kalb ve rûh […]

Belâlar, Sadaka ve Risâle-i Nûr

Allah’ın üç küllî kânunu vardır. Bunlar kader, kazâ ve atâdır. Kader, geçmiş, hâl ve gelecek her şeyin mukadderât programıdır. Kazâ kaderde şartları tahakkuk eden hükümlerin icrâsı ve yaratılmasıdır. Atâ da kaderde mukadder olan kazânın şartlara göre iptalidir. Meselâ, bir musîbetin ve belânın takdîr edilip yazılması kader, belânın nüzûlü kazâ, sadakanın belâyı durdurması ise atâdır. Tîn […]

Tam ve Daimî Bir Üstâd: Şahs-ı mânevî

Eski zamanda değiliz. Âhirzaman asrı, “Eski zamana benzemez. Şahıs ne kadar da harika olsa, şahs-ı mânevîye karşı mağlûp olmak kâbildir.1” Gâyemiz Risâle-i Nûr’un şahs-ı mânevîsini enzâr-ı cihana, ehl-i îmâna ve insanlara göstermektir. Şahs-ı mânevî, nâfiz bir içtihâda mâlik ve bir velâyet-i kâmileyi haiz, yüksek ve azîm bir heyetin tesânüdüyle, o heyetin telâhuk-u efkârından (fikirlerin birbiri […]

İbâdet Dili Nasıl Olmalı?

Soru: İbâdeti aşkla yapman gerekmiyor mu? Anladığın dilde (Türkçe İbâdet) duâlarını olurken buna daha fazla olanak sağlamıyor mu? Şu Türkçe ibâdet mevzû’ zaman zaman gündeme gelmiş ve gelmeye de devam eden önemli bir konudur. Vakt-i zamanında vatanımızın ibâdethanelerinde ve ma’bedlerinde uygulanmış bir konudur. Meselâ,1932 ile 1950 arası tam 18 sene ezan rûh-u aslisinden çıkarılarak Türkçe […]