Rusya’da ‘Birbiri üstünde üç zulmet!’

Rusya’da “Birbiri üstünde üç zulmet!”

Bediüzzaman Hazretleri, 31 Mart Vak’ası’dan sonra İstanbul’da fazla durmaz, Van’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılır (Mart 1910). Karadeniz sahillerinden vapur yolculuğu ile Batum yoluyla Van’a giderken Tiflis’e uğrar. Tiflis’te, Şeyh San’an Tepesine çıkar. Dikkatle etrafı seyrederken, yanına bir Rus polisi yaklaşır, “Niye böyle dikkat ediyorsun?” diye sorar. Bediüzzaman, “Medresemin plânını yapıyorum” der. Polis merakla, “Nerelisin?” diye sorar. Bediüzzaman, Bitlisli olduğunu söyler. Rus Polisi şaşkınlıkla buranın “Tiflis” olduğunu belirtir. Bediüzzaman gayet rahat bir şekilde “Bitlis Tiflis birbirinin kardeşidir.”[1] der. Rus Polisi bu cevaptan bir şey anlamamış olmalı ki, “Ne demek?” diye sözüne açıklık getirmesini ister. Bediüzzaman o karanlık günlerde istikbâle ait müjdeler yüklü şu sözlerle cevap verir: “Asya’da, Âlem-i İslâm’da, üç nur birbiri arkasında inkişafa başlıyor. Sizde, birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacak. Şu perde-i müstebidâne yırtılacak, takallüs edecek, bende gelip burada medresemi yapacağım.”[2]

Rus Polisi’nin şaşkınlığı…

Rus Polisi şaşkınlığını kelimelere döker: “Heyhat!.. Şaşarım senin ümidine!” Bediüzzaman da polisin bu ifadelerine şaşırmıştır. Aynı netlikte ve çok kararlı bir cevap verir: “Ben de şaşarım senin aklına! Bu kışın devamına ihtimâl verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir nehârı vardır.”[3] Rus Polisi bunların gerçekleşmeyeceği düşüncesindedir. Çünkü o târîhlerde İslâm âlemi parça parça olmuştur. Bediüzzaman İslâm âleminin içindeki keşmekeşliği, karışıklığı hayra yormaktadır. Onun hayatında ümitsizliğe hiçbir zaman yer yoktur ve olmamıştır da. Bediüzzaman İslâm ülkelerini sanki tâlim görmek için dağıldıklarını düşünmektedir. Bediüzzaman’ın Rus polisine söylediği sözler kısa süre sonra gerçekleşmeye başlar. Parça parça olan İslâm âlemi toparlanma sürecine girer. Birer birer bağımsızlıklarına kavuşurlar. Bediüzzaman’ın ifadelerinde yer alan “üç nur ve üç zulmet” elbette yoruma açık ifadelerdir. Fakat netice şudur ki; İslâm âleminde ard arda müsbet gelişmeler yaşanırken, Rusya’da da kötüye gidiş yaşanacaktır. Bunun neticesinde, Bediüzzaman medresesini Tiflis’de açacaktır. Bu gaybî haber gerçekleşmiştir. Bugün Tiflis’de Risale-i Nur medresesi açılmış ve dersler yapılmaktadır.
“Sen orada medresemin açıldığını göreceksin.”

Bediüzzaman’ın “Bitlis ve Tiflis birbirinin kardeşidir.” ifadesi, 1980’li yıllarda bu iki şehrin “kardeş şehir” ilan edilmesi şeklinde tecelli etmiştir. Bediüzzaman, talebesi Mustafa Sungur’a, “Sen orada medresemin açıldığını göreceksin.” demesi de bu konuda dikkat çekici bir husustur. Ayrıca, Bediüzzaman’ın haber verdiği İslâm ülkelerinin istiklallerine kavuşması da aynen zuhur etmiştir. Rusya’daki müstebid perde yırtılmış, çekilmiş, buradaki Müslüman halk, müstakil devletlerini kurmuşlardır. “Kafkas ve Türkistan’ın” Rus harp mektebinde talim görmeleri, buralarda hürriyet ilanını takiben çıkan çatışmalara işaret olabilir. İngiliz Siyasal Mektebi’nde okuyan Mısır ise, siyasi yoldan bağımsızlığına kavuşmuştur. Bütün İslâmî devletlerin, İslâm bayrağını cihanın her tarafında dalgalandırmasını da inşâallah önümüzdeki yıllarda görebiliriz.
Bediüzzaman Hazretleri’nin Rus Polisine söylediği üç zulmet;

Bediüzzaman Hazretleri’nin Rus Polisi’ne “Sizde, birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacak…” ifadesini şöyle anlayabiliriz: Birincisi: “Rusya’da Çarlığın yıkılışı ve devamında müstebit Komünizmin Rusya’da devlet yönetimini ele geçirmesi ve Lenin’in Ekim devrimi ile başa geçmesi olarak kabul edilebilir. İkincisi: Josef Stalin dönemi; Stalin, Vladimir Lenin’in ölümünden sonra Komünist Parti Genel Sekreteri olarak nüfuzunu artırır ve 1927 yılında Sovyetler Birliği’nin lideri konumuna gelir. Sovyetler Birliği’ni 1920’lerin sonundan ölümüne kadar(1953) diktatörlük rejimi ile yönetmiştir. Stalin’in totaliter hükûmeti geniş bir kesim tarafından kitlesel baskılar uygulamak, etnik temizlik, sürgünler, yüz binlerce infaz uygulamak ve milyonlarca insanın ölümü ile sonuçlanan kıtlıklara sebep olmakla suçlanmıştır.[4] Bu dönem de ikinci bir zulmet olarak düşünülebilir.

Üçüncüsü: İnkâr-ı Ulûhiyetin Rusya’da âilelere ve fertlere inerek âlem-i İslâm’a doğru tecavüz etmesi olduğu düşünülebilir. Bu arada “Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek,” sözünü de bir iki cümle ile açmak zarûridir. Burada birinci zulmet, Çarlık Rusya’sının 1917 yılında Bolşevik İhtilali ile yıkılışı olsa gerektir. İkinci zulmet, 1990 yıllarında komünizmin çatır çatır yıkılması ve Sovyetlerin dağılması olarak değerlendirilebilir. Üçüncü zulmet de, inşâallah Rusya’nın dağılarak oradaki mazlum Müslümanların hürriyetlerine tam kavuşup Cemâhir-i Müttefika-i İslâmiye’nin bir parçası haline gelmeleri olarak kabul edilebilir.

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1] Enteresandır ki, yıllar sonra Bediüzzaman Said Nursî’nin verdiği bu müjdeler gerçekleşmiştir. Şimdi Bitlis ve Tiflis belediyeleri aralarında anlaşarak karşılıklı kardeş şehir ilân etmişlerdir. Aynı zamanda burada Nur medresesi de bulunmaktadır.

[2] Eski Said Dönemi Eserleri(Devaü’l-Yeis), 2013, s.390

[3] Age, s.390

[4] Mawdsley (1998), s. 73

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir